Hacıbey Özkan
Yaşamak Dururken
Bugün farklı duygularla kaleme alacağım bir yazı ile köşemize konuk olacağım… Hayat nedir diyeceğiz birlikte.
Gözyaşının değersizleşmediği, ve halen ayrılıkların, kopuşların olası durumu karşısında kırılan yüreğimizin şaha kalkışını anlatacağız. Yaşanması gereken güzel anların varlığı kadar, sorumlu tutulduğumuz hayattan kopmanın bu kadar kolay olmayacağını dile getireğiz. Hayat hislerin olgunlaştığı ve uzun bir yolda beş dakika dinlenme bile olsa, dinlendiğimiz o anları yüreğimizle şekillendireceğiz. Sonbaharın yaprakları dökülüyor şimdi dışarda, bir yok oluş söz konusu onlar için, ve birkaç ay sonra ise yeniden diriliş… Hayat var olanın yok olduğu anlarda, tekrar bir yaratılış değil midir.
Gözlerimizi açarken, nefes alıp verirken ve şükretmek için sayısız sebep varken, en basit duygularla yok olmayı seçmek… ve karşılığında kocaman bir hiçliğe doğru yol almak…Hayat var edenin yok ettiğini bile bile cana kıymak mıdır? Hayat sevginin, şefkatin, davanın, imanın kısaca sırtlandıklarımızın altında ezilip cana kıymak mıdır? Sayısız haberlerle ölümlerine kendilerinin karar verdiği bir hiçlik yaşanıyor günümüzde…var olmak ne kadar ulvi ve ne kadar gerekliyse, hayata tutunmak, hayatın içinde bir bütün olmak o denli değerlidir.
Makam, mansıp, en lüks sayılan dünya nimetleri, insanlık için hizmetkar gönderilen ağaçlar-kuşlar ve niceleri bize hizmet ederken, en ufak bunalımlarda sığındığımız ölüm kurtarıcı mıdır? Ölüm bile bizi bu şekilde istemezken, cana kıymak bizim hakkımız mıdır?
Yeniden dirilişi anlatırken, tekrar dirilen ağaçlar, körpe bebekler…yüreğimizi doyuramadığımız imandan uzaklaşmak değil midir bunları bize yaptıran…Uzun bir yolun soluksuz üveykigibi,imanla yoğrulan kalbe, atılmış hançer değil midir?
İslam-dava ve hak için koşturmak, cihat etmek dururken, günümüzün hastalığı olan bu ölümler, intiharlar dayandığımız, yol gösteren Kur’an’da yazan mıdır?
Şair
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
Nidalarını fısıldarken geçmişten günümüze, kendi benliğine isyan edip intihar edene şefkat gösterir mi peygamber, razı olur mu ecdat, dayanır mı dokuz ay karnında taşıyan anne…
ve Kur’an-dava yetim bırakılır mı?
Ey doğarken kendisinden rıza istenilmeyen, Ey canı bedenden ayrılırken rıza istenmeyen beşer, elbet bir gün ayrılacak ruhunun gizemini taşıyan can, elbet bir gün seni sen edenler arınacak senden, ve topraktan geldik yine toprağa gideceğiz nidaları yükselirken okunan salanda, kendi bedenine kıymanın verdiği utancı yaşamak sana kalacak… seni yaratırken sana sorduk mu ki sen ölümüne karar verdin dediklerinde başının öne eğilmemesi için, davanın, duanın yetim kalmaması için…
ve hiçbir şey sebepsiz değilken, sebebin olanın hesabını vereceğin kadar adım at… Mahşer-i meydanda hesaba çekilirken başını eğmesin dünyada yaşadıkların…Kendi canına kıyanın namazında - nasıl bilirdiniz sorusu sorulduğunda -iyi bilirdik dedirtmek için yaşa…Peygamberin yoluna yol olmak için yaşa, Kur’an ve Sünnet için yaşa. Vesselam…
Hacıbey Özkan
- Diyanet(li)isen Beklenensin
- Vefası Kur’an Olanın Vefalısı Kur’an Olur
- Tam Bağımsız Olma Yolunda İlerlerken…
- Yeni Dünya Düzeni Öncesi Ayasofya da Cuma Namazı
- Gelişim Yolculuğumuza Devam Ediyoruz
- Manada Kaybolan İnsan
- Teşkilatın Motivasyonunu Artıran Hususlar 1
- Abdesti Gerekli Kılan Tek Meslek…
- EY HATİBİM
- Yaşamak Dururken
- İşte şimdi gayretullaha dokundu
- Ayasofya İbadete Açılacağı Günü Bekliyor
- İş Veren (Amirler) Neden Sendika İstemez?
- Özetle...
- Merkezi Ezan ve Vaaz
- Sendikal Çalışmalarımız Emeğe Saygı Merkezlidir
- Sendikal Hayatın Kazanımları
- Şimdi Bal Yapma Zamanı