İşte şimdi gayretullaha dokundu

1948 den günümüze Siyonizm hayalleri ile Ortadoğu’ya sahip olmaya çalışan İsrail, dünyadan sonsuza dek silinmemek adına kendince hurafelerle yola çıkıyor. Kendi ülkesinde dikmediği ağaçların arkamda Yahudi var çağrısı yapacağını, Mescid-i Aksa’nın yıktırılma durumlarına kadar, iliklerine kadar tarihten silinme korkusu ile yaşayan bir devletin hiçbir şeyden çekinmeme sebebi artık kaybedeceği daha başka bir şeyi kalmamasından ileri gelmektedir.

İsrail karış karış önce satın aldığı, daha sonra ise zorla istimlak edip göçe zorladığı Filistin halkına zülüm etmeye devam ederken, ağa babaları olan Avrupa, aynı kandan beslendiklerini tekrar ispatlayarak adeta yavruları olan yaramaz, zülüm sevdalısı evladına sahip çıkmıştır.

İslam ülkelerinin başıboşluğunu fırsat bilen İsrail, Ortadoğu’da hayallerini gerçekleştirme yolunda emin adımlarla ilerlerken, kan akıtmak, Müslümanları katletmek, kutsal kitaplarının onlara çağrısı gibi addedildiği için, amaçlarından ödün vermeden şer işlemeye devam edeceklerdir. Danışıklı dövüş oynadıkları Avrupa-Amerika ise göstermelik kınamalarla sadece yetinmeyi seçmiştir.

İslam ülkelerinin değer yargılarını bir tarafa bırakıp İslam-iman- vicdan kavramlarından bir haber olmaları büyük bir boşluk oluşturmuş bu boşluğu kendi lehine çeviren, kendi kutsal ırkı için gözünü sakınmadan öldüren bu azgın, insanlıktan nasiplenmemiş olan yapma devlete lanet ediyoruz.

Dışarıda zülüm karşısında susanlara nasıl baş kaldırmışsak, içeride kimliklerinde islam yazan fakat düşünce itibariyle kendince kaideler geliştirip bu haksız katledilmelere karışmamamız gerektiğini söyleyenlerin tarafsızlığı karşısında utanmamak elde değil. Biz tarafız, alçakça saldırılar karsısında, haksızlık karşısında susanın dilsiz şeytan vasfına riayet ettiğini düşünürcesine tarafız.

Zulümüm karşısında çığlığımız taraf olmaksa TARAFIZ,

İmansızlara karşı birlik olmaya, tek yürek tek bilek olmaya davet tarafsa, TARAFIZ

Ölümler olmasın yeter diyebiliyorsak tarafız, yapay kaideleri bozulmuş zihniyetleri, yüreğinde İslam meşalesi yanan Filistin halkını yılan olarak görenler karşısında tarafız.

Diyanet-Sen olarak her zaman zulümler karşısında dimdik duracağımızı tekrar teyit ederken, Doğu Türkistan’da oruç tutan Müslümanlara yapılanları nasıl yüksek sesle dünyaya duyuruyorsak, duyurmaya devam edeceksek bugün mazlum halkların hepsi için tepkimiz böyle olacaktır.

Hak adına, Kur’an adına iman ve İslam adına nefes almayı tek şiar edinmiş olan insanlığın gücüne giden bu tutum ve katliamlar karşısında tek ses olmanın ölümleri durduramayacağını görerek islam devletlerinin küfür karşısında artık tek bilek olmasının vakti gelip geçmiştir.

Toplumsal değerlerimize tamamen yabancı, yanı başımızda duran kardeşlerimize yapılan zulümü taraf olarak addedenlerin kimlerin tarafında olduğunu bir an evvel açıklamalarını istiyoruz. Mavi Marmara’dan izin alınmalıydı sloganlarıyla yola çıkanların, tarafsınız diyenlerle nasıl bir bağları olduğunu açıklamalarını istiyoruz. Ateşler içinde, bombalar içinde, eşit şartlarda hiçbir zaman olamayan kardeşlerimizin katledilmesine Tarafsınız diyenlerin kendi menfi duyguları için ölümler de olabilir diyecek kadar değersizleştiğini görmek bizi şaşırtmamıştır. Çünkü tarihin tekerrür ettiği an tarafsınız diyenlerin beyin hücrelerinde hala bir keşke olarak yatmaktadır. Suriye’deki ölümlerden dolayı adeta tebrik yağdıranların bugün duruşumuzu, kardeşlerimize sahip çıkışımızı taraf olarak görmeleri kadar doğal bir şey olamaz. Biz iman ve vicdan hüviyetine, demokrasi ve insan haklarına, eşitlik kuralına, sosyal yaşam alanlarına tecavüz eden insanların karşısında dimdik durarak Müslüman kardeşlerimizin tarafında olduğumuzu tekrar tekrar teyit ederken, onların taraf olmamıza karşı duran bu tutumları kime hizmetkar , kime taraf oldukları anlamını taşımıyor mu?

Roket atarlarla, son model silahlarla Gazze’de, Filistin’de kan akıtanlara karşı taşlarla karşılık verenlerin çığlıklarını duyamayan, kafalarını kuma gömdüklerini zanneden bütün dünyanın bu acımasız ruh hali gayretullaha dokunmuştur. Dünya’da ben insanım diye nefes alan hiçbir mahluk bu vahşet karşısında bir bahane bulamayacaktır.