Hacıbey Özkan
Vefası Kur’an Olanın Vefalısı Kur’an Olur
İslam inancının mensubu ve gönüllüsü olarak Kur’an emanetinin taşıyıcılarıyız elhamdülillah. İmanımızın sarsılmaz dayanağı, muhatabı olduğumuz kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’in her daim muhatabı ve hadimiyiz. Emanetin sahibinin tarifiyle insanoğlu olarak acziyemizle yüklenmişiz bu emaneti.
Malumunuzdur ki 2021 yılı Diyanet işleri Başkanlığımızın Mevlid-i Nebi Haftası teması Vefa konusuydu. Merkezden taşraya bu konu hakkında yazılı ve görsel materyallerle çalışmalar yapıldı. Etkinlikler düzenlendi, konu birçok yönüyle masaya yatırıldı ve halen hafızalarda amele dönüştürmek üzere zindeliğini korumaya devam etmektedir. Yazan, okuyan, anlatan olmaktan ziyade önce kendi nefsinde vefasızlığım nerededir? sorusuyla yüzleşince Kuran-ı Kerim’e karşı gözden kaçırdığımız bir vefasızlıkla karşı karşıya geliveriyoruz. Bu noktadan sonra yazılan satırları okurken dikkat çekilen konu hakkında gerçekten isabet olur, çok güzel olur, geç bile kaldık, bir an önce harekete geçilmesi gerekir diyeceğinizden emin olarak bu çalışmaya destek bekliyorum.
Kur’an-ı Kerim’e karşı tutumumuza baktığımızda vefasız bir toplum haline mi geldik sorusunu sormadan edemiyor insan kendisine. Kıymet verilmesi gerekenin hakkının teslim olunmadığı görülünce tartıda kaç kilo geldiğimiz ortaya çıkıveriyor aslında. Kur’an-ı Kerim’e herhangi bir kitap muamelesi yapacak kadar basitleştik mi? Kelamın sahibine olan inancımızın göstergesi kelamına saygımızı yitirmeye başladık sanki. Asırlarca uğrunda canlar verilmiş cennet anahtarı olan ilahi kelamın takdiri kıymetini teslim sadedinde üzerimizdeki vebalin farkında olmalıyız. Herkes ve herşeyden daha hassasiyetle Kur’an-ı Kerim’e büyük bir saygı göstererek konuya yaklaşmak imanın gereğidir. Bu hassasiyetin kaybolması Kur’an-ı Kerim’in kıymetinin anlaşılmamasına, algılarda ki yerinin değişmesine dolayısıyla inancımızın zarar görmesine ve dindar nesil yetiştirememize sebebiyet verecektir.
Kur’an-ı Kerim evlerimizde kapalı dolaplar içinde okunmadan muhafaza edilerek hapsedilmeyeceği gibi stadyumlarda konfeti olarak atmak da kimsenin haddi değildir. Alemlerin Rabbinin sözünün yazıldığı sayfa bir kağıt parçası olarak değerlendirilemez. O nedenle basımı yapılan Kur’an-ı Kerim nasıl dikkat ve özen istiyor hakkında yönetmenlikler hazırlanıyor, gerekli kurullarca kontrol edilerek takibi yapılıyorsa fiziki olarak yıpranmış Kur’an nüshalarının geri dönüşümü de belli disiplin ve yönetmenlikle hassasiyet ve özenle olmalıdır. Evlerimizdeki kitaplıklardan tutun cami ve mescitlerimizdeki kitaplıkların kuytu köşelerinde yıpranmış sayfaları kopmuş, cildi eskimiş Kur’an-ı Kerimler hangimizin içini acıtmıyor? Sıradan bir kagıt malzeme gibi çöpe atmaya elimiz varmadığı gibi işe yaramayan gazete ve karton muamelesi yaparak geri dönüşüme vermekte bize çok ama çok ağır geliyor. Milyonda bir ihtimal bile olsa sıradan geri dönüşüm maddeleri içerisinde Kur’an ayetlerinin yazılı olduğu sayfalardan bir sayfanın tuvalet kağıdı yapımında kullanılan hamura karıştırıldığını düşünmek iman yüklü sineleri titretmeye, uykularını kaçırmaya yeter. Eğer imanın gereği vefa penceresinden bakarsak yıpranmış Kur’an nüshalarına yapılan muamele Kur’an’a karşı bir vefasızlıktır. Gerçek vefa onu anlamak, hayata taşımak, hükümlerinin uygulayanı olmaktır. Kur’an-ı Kerim’e gösterilen her türlü saygı tazim ve hürmet doğrudan kelamın sahibine gösterilen saygı ve hürmet demektir. Kelamı yere düşürmekten korkmak Allah’tan korkmak demek değil midir? Kadim İslam tarihimize baktığımızda Kur’an-ı Kerim’e gösterilen saygının bireylere ve toplumlara neler kazandırdığını bilmiyor olamayız. Sarhoş haldeyken yerde Kur’an’dan ayetlerin yazılı olduğu kagıt parçasına hürmet gösterip hidayeti bulan Biş-ri Hafi’nin hassasiyetiyle bu konuda birşeyler yapılmalıdır. Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin yorgun olmasına rağmen “Kuran bulunan odada ayakları uzatıp yatmak doğru olmaz” diyerek hassasiyetli davranışı ona cihan devleti kurmayı sağlayan hassasiyet değil miydi?
Hassasiyetin, vefanın gereği olarak etraflı bir çalışma planıyla eskimiş ve evlerde fazlalık olarak bulunan Kur’an-ı Kerimler toplanıp tasnif edilmelidir. Sağlam olanları Diyanet İşleri Başkanlığı’nın halen yürürlükte olan “Hediyem Kuran Olsun” kampanyası dahilinde ihtiyaç olan ülkelere gönderilmelidir. Yıpranmış eskimiş olanların ise tekrar yeni basımı yapılan Kur’an-ı Kerimlerde İslami eserlerde kağıt veya cilt olarak kullanılması sağlanmalıdır. Gönülleri buruk bırakan bir konuda sevinç ve saygı sunmanın vefa göstermenin en güzel örneğini göstermek bize çok yakışacaktır. Diyanet işleri Başbakanlığımızın ilgili birimlerinin program ve projesi doğrultusunda cami görevlisi arkadaşların hassasiyetiyle İl ve ilçe müftülüklerimiz aracılığı ile fazla ve yıpranmış Kur’an-ı Kerim nüshalarının toplanması, atıl durumda olmaktan kurtarılması kadar mutluluk veren ne olabilir.? Vefamız Kur’an’a olsun ki onun vefasına nail olabilelim.
Selam ve hürmetlerimle Esselamünaleyküm ve rahmetullah.
Hacıbey Özkan
- Diyanet(li)isen Beklenensin
- Vefası Kur’an Olanın Vefalısı Kur’an Olur
- Tam Bağımsız Olma Yolunda İlerlerken…
- Yeni Dünya Düzeni Öncesi Ayasofya da Cuma Namazı
- Gelişim Yolculuğumuza Devam Ediyoruz
- Manada Kaybolan İnsan
- Teşkilatın Motivasyonunu Artıran Hususlar 1
- Abdesti Gerekli Kılan Tek Meslek…
- EY HATİBİM
- Yaşamak Dururken
- İşte şimdi gayretullaha dokundu
- Ayasofya İbadete Açılacağı Günü Bekliyor
- İş Veren (Amirler) Neden Sendika İstemez?
- Özetle...
- Merkezi Ezan ve Vaaz
- Sendikal Çalışmalarımız Emeğe Saygı Merkezlidir
- Sendikal Hayatın Kazanımları
- Şimdi Bal Yapma Zamanı