Ali Yıldız
Sivil Toplum ve Sendika
İşleyen bir demokrasinin üç temel halkası vardır . Bunlar özgür ve adil seçimler, sivil ve siyasi haklar ve demokratik “sivil” toplumdur.
Sendikaların ve sivil toplum kuruluşlarının gücü , karar alma mekanizmasına katılım şekli ve oranı bir ülkedeki demokrasi standartlarının seviyesini belirler hale gelmiştir.
Sivil toplumu yerli yerine koymadan siyaseti, toplumu, ekonomiyi birbiri ile uyumlu, istikrarlı, verimli kılmak, hukuk düzenini etkinleştirmek toplumu barışık ve mutlu kılmak mümkün olamaz. Sivil toplumun gücünü zayıflatmak, rolünü ve alanını daraltmak Türkiye açısından stratejik bir kayıp olacaktır. Dolayısıyla Türkiye olarak sivil toplumu güçlendirmek ve onu en ön saflara sürmek zorundayız.
Sendikalarda demokratik sistemde önemli bir yer edinmektedir. Çünkü örgütlülük, toplumsal modelin, toplumsal barışın ve ülke demokrasisinin temel gereksinimidir.
Bu bağlamda sendikalar sadece ücretle mi ilgilenmeli şeklinde bir soru sormamız kaçınılmazdır. Şüphesiz ücretlerin iyileştirilmesi sendikaların doğal ve rutin görevleri, olmazsa olmazları arasındadır. Ücretlerin iyileştirilmesi tabi ki sendikaların öncelikli görevlerindendir. Sendikanın tanımında öne çıkan iki temel noktadan birisi, hak ve kazanımları korumak, diğeri ise geliştirmektir. Bir sendika üyesinin hak ve kazanımlarını korumayı ve geliştirmeyi temin edemiyorsa o sendikanın adındaki sendika sözcüğü anlamsızdır. Ancak sendikalardan sadece birer menfaat örgütü olarak bahsetmek doğru olmaz.
Sendikalar aynı zamanda birer sivil toplum örgütüdür ve bu özelliklerini de öne çıkartmaları sendikacılığın gelişmesine ve güçlenmesine katkı sağlayabilir. Bunun içinde sendikaları ücretin ötesinde ilgi alanlarını genişletmeleri gerekiyor.
Sendikaların sosyal hakları geliştirilmesinden, gelir adaletsizliği sorunun çözümlenmesine, sosyal koruma sistemlerinin güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılmasından, vergi adaletinin sağlanmasına, kamu hizmetlerinin kalitesinin ve yaygınlığının artırılmasından, demokratik hak ve özgürlükleri talep ederek bunların arkasında durmaya, yolsuzluk ve yoksullukla mücadele etmekten, çevre sokakta çalışan çocuk sorunu ve kadınlara yönelik ayrımcılığa kadar geniş bir alanda faaliyet göstermeleri gerekiyor. Sendikaların yasal bir zorunluluk olarak yerine getirmeleri gereken eğitim faaliyetlerine yeterli ilgiyi göstermeleri gerekiyor.
Bu çerçevede sendikaların taşıyıcı değil bağımsız düşünen ve öyle de hareket eden sosyal aktörler olarak sorunlar ve gelişmeler karşısında politika üretme kabiliyeti, becerisi ve iddiası olmaları temel unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Sendikalar, sorunları çözmek ve sürekli daha iyisini aramak için vardır. Sendikaların varlık nedeni, toplumsal iyiyi aramak ve ona katkı yapmaktır.
Sendikalar başlı başına bir iddiadır.
Diyanet-Sen olarak biz bu iddianın sahibiyiz.