Hasan Urhan
KİK Görüşmelerinin Ardından
Diyanet-Sen’in Kıymetli Üyeleri;
Sendikamız her zaman olduğu gibi bu günlerde de çok önemli çalışmalar yürütüyor. Köklü bir geçmişin tecrübesi ile becerilerini konuşturuyor, raporlar hazırlıyor, sorunların çözümü için katkı sunuyor, eylemler düzenliyor, basın açıklamaları yapıyor. Çözüm üretiyor, kazanımları biriktiriyor, teşkilatlarıyla buluşuyor, alanı tarıyor.
Yalnızca iki yılda bir gerçekleştirilen toplu sözleşme çalışmaları ile değil her gün yaptığımız sendikal çalışmalarla sendikacılığın eğitim, bilim ve sanatla da yapılabileceğini ortaya koyduk.
Yetkili sendika olarak yılda iki defa Diyanet İşleri Başkanlığımız ile yaptığımız Kurum İdari Kurulu (KİK) toplantımızı bu hafta içerisinde gerçekleştirdik.
Daha önceki KİK kararları ve yeni sahadan yani sizlerden gelen bir çok konuyu masaya yatırdık ve önemli adımlar atılmasını sağladık. Adeta bu haftayı KİK haftası ilan etsek yeridir.
Biz gündeme getirilen yeni düzenlemelerle ilgili peşinen kabul veya reddederek değil dersimize çalışarak görüş belirtiyoruz. Bu ilkesel duruşumuzun ne kadar önemli olduğunu yaptığımız çalışmalarla bir kez daha gördük. Çalışanlarımızın beklentilerini, çözüm önerilerimizi kurula sunarak teşkilatımıza büyük katkı sunduk/sunuyoruz ve bu önerilerimizin hayata geçmesi için takibimiz devam edecek. Başkanlığımız ile kurduğumuz yeni çalışma düzeninde birikmiş birçok problemi yine Allah’ın izniyle biz çözeceğiz. Diyanet İşleri Başkanlığımızın her kademesinde görev yapan personelin beklentilerini, problemlerini ve çözüm önerilerini alıyoruz, iletiyoruz ve takip ediyoruz.
Sizlerin desteği ve çabamızla bütün bu konularda gelişmeler olacak “bu da olur mu” acaba denen bir çok problem ortadan kalkacaktır inşallah.
Değerli üyelerimiz; biz bunlarla uğraşırken maalesef sahayı kirleten , yalan yanlış haber ve paylaşımlarla kafaları karıştıranlar da boş durmuyor. İşini düzgün yapanlara sözümüz yok ama haksızlık yapan, emek hırsızlarına kızıyor ve buradan sitemimizi de iletmek istiyorum. Biz emek veriyoruz, biz çırpınıyoruz, biz koşturuyoruz, birileri çıkıp biz yaptık diye ortalıkta dolaşıyor. Yok, efendim “Falan Sen” yazı yazmış, “Filan Sen” twit atmış. Madem öyle bu arkadaşlara hep beraber söyleyelim de bir yazı daha yazsınlar; 3600 ek göstergeyi çözsünler, vekil hocalarımızın ücretini düzeltsinler, Fahri hocalarımızın ek ders birim ücretini artırsınlar, atamalarla ilgili sıkıntıları kaldırsınlar, Hac görevlendirmelerindeki beklentileri karşılasınlar, kariyer basamakları, çalışanlarımızın en büyük problemlerinden olan eş durumu tayinleri ile ilgili problemi çözsünler vs. vs… Yapamazlar çünkü yasa var, yönetmelik var işlerin nasıl yapılacağı belli… Burası muz Cumhuriyeti değil ki. Mektup yazmışta, mesaj atmışta iş hallolmuş. Yazık yazık.. Bırakın insanları kandırmayı bir üye alayım diye yalan söylemeyi. Bizler Din Görevlisiyiz başkalarına hak hukuk adalet maneviyattan bahsedip tersini yapamayız. Ha şunu bilsinler ki, 21 yıldan bu yana gerek Toplu Sözleşme gerek KİK’te alınan kararların hepsinin altında Diyanet-Sen’in imzası var emeği var alınteri var. Biz mektup yayınlamıyoruz biz mesaj atmıyoruz biz kazanımlarımızı anlatıyoruz..
Bizim elimizi kolumuzu bağlayan yetkili sendika ile yalan sen, yatan sen, söven sen, Mayıs ayı gelince üye devşirme Sen’i aynı kefeye koyan 4688 Sayılı Kanundur. Bunu değiştirinceye kadar her bir Diyanet- Sen üyesine, emeğimize sahip çıkma ve bu tür sendikalara oturun oturduğunuz yerde deme görevi düşüyor.
Bu görev sadece bizim sendikal mücadelemiz için değil Türkiye’de memur sendikacılığının geleceği için de hayati öneme haizdir. Kazanımların adresi etkili yetkili sendika Diyanet-Sen’imize gönül veren, emek verenlere selam olsun.