Ömer Evsen
Bir Din Görevlisinden Gelen Mektuptan Bugüne
Din Görevlisi Olmak Zordur
Ciddi bir alan araştırması yapılsa kesinlikle görülür ki kamu personeli, içerisinde en mutsuz, en umutsuz, kurumuyla gönül bağı en az olan, en huzursuz, amirlerinden en çok şikâyetçi olan kurum Diyanet kurumu ve Diyanet görevlileridir. Bu nedenle fırsatını bulan kurumlararası nakil yoluyla başka kurumlara gitmektedirler. Ne acıdır ki Diyanet sorunlara çözüm üretip personelini mutlu ederek kurumda kalmalarını sağlama yerine, genelgelerle kurumlararası geçişi engelleme yoluna gitmiştir. Diyanette sorunlar saymakla bitmez.
1- Kamuda ilkokul mezunu yardımcı hizmetler sınıfından sonra kamuda en düşük maaşı din görevlileri alır.
2- Orada 657 işlemez, tam bir emir- komuta mevcuttur, Bu konuda askeriyeden bile çok öndedirler. Müftüler görevlileri, okul çocuğunu azarlar gibi azarlayıp dururlar. Hatta bayan görevliler bile bundan nasibini alır. Müftüler kaba kaba bağırarak, güya otorite kurmuşlardır.
3- Yağcılık yapanlar, yalan yanlış ispiyonlama yapanlar, müftülere pahalı hediyeler alanlar ve müftüleri sık sık gezdirip, tozduran ve lokantalarda ağırlayanlar el üstünde tutulurlar, her türlü ödül (teşekkür, sicil notu, vs.) onlara verilir.
4- Bir görevlinin müftüyle takılması, onun sözünün üstüne söz söylenmesi, ona bir konuda itiraz etmesi asla mümkün değildir, uydurma bir soruşturma ile anında görev yeri değiştirilir.
5- Kur’an Kursu görevlileri için soruşturmaya da gerek yoktur. Müftü Efendi sene sonunda yapılan çağ dışı sınav sonucunda 10 öğrenciden az kişiyi başarılı gösterir ve böylece kurs görevlisi başarısız görülür ve yönetmelik gereği görev yeri değiştirilir. (Kur’an Kurslarında hiçbir dünyevi geçerliliği bulunmayan bir belge verebilmek için, sene sonlarında 40–50 yaşlarındaki her öğrenci tek tek müftünün karşısında sözlü sınava alınır, bu sınavda ergenlik dönemi belirtileri, guslü gerektiren haller bile sorulabilmektedir.)
6- Özellikle eğitim seviyesi yüksek ve kafası biraz fazla çalışan personel müftüler tarafından asla sevilmezler. Yüksek lisans ve doktora yapanların görev yerleri mümkün olduğu kadar şehre uzak bir köye verilir ki eğitimini bitiremesin. Çünkü personel arasında eğitim seviyesi yükseldikçe kral ve cahil müftülerin işleri zorlaşacaktır. (Hala lise mezunu müftülerimiz mevcuttur)
7- 70 bin personelden 3–5 bin dayılı personel 5-10 defa hac görevine giderken, 60 bin civarındaki diğer personele çalışma hayatı boyunca hiç sıra gelmez.
8- Bir din görevlisi için mesai 24 saattir. 24 saat dini soru, cenaze, nikah vb. işlemler devam eder. Gecenin 2-3’ünde bile olsa görevli bu işler için kaldırılır.
9- İzne gitmesi gerektiği sıralarda yerine fahri görevli bulma işi din görevlisine aittir. Yerine birisini rica-minnet bulmadan görev yerinden ayrılamaz. Bunca ağır çalışma din görevlisine ağır gelmez de amirleri olacak, kanun, yönetmelik dinlemez, her şeyi kafasına göre yapan o müftülerin krallıklarını bir türlü hazmedemezler. Çünkü bunu ne dini, ne resmiyetle bağdaştırabilirler. Müftülerin lügatinde takdir ve eylemlerinde ödül asla yer almaz, hep tenkit, hep tenkit. Kendileri üslerine çok iyi gösteriş yaparlar ve odalarını ödül belgeleriyle donatırlar. Bir il müftüsü bir ilçeye geleceği zaman ne hazırlıklar, ne planlar yapılır. İlçe müftüsü aferin alsın diye, imamlar adeta diken üstündedirler. Kimlerden hangi hediyeler temin edilecektir müftü beye, yemek hangi lüks lokantada yedirilecek ve sponsoru kim olacaktır? Bunların dilenciliğini hep imamlar yaparlar, hediyeyi ilçe müftüsü verir güya. Bir camiye, bir Kur’an Kursu’na gelen müftü emirler yağdırır: ‘Şu şöyle olacak, bu böyle olacak. Bir daha ki gelişte bunları göreceğim vs.’ Halbuki söylediklerinin tamamına yakını parayla yapılacak hususlardır. “Ben müftü olarak bu camiye, bu kursa ne kadar para temin edebiliyorum da bunları istiyorum” düşüncesi yoktur. Görevli dilencilik yaparak o işleri halletmelidir.
Hasılı zordur Diyanet’te din görevlisi olmak…
Bir din görevlisi “
Bu mektup Diyanet-Sen henüz kurulmuşken rahmetli genel başkanımız Ahmet Yıldız Beyefendi’ye yazılmış, kendisi de Hılf’ul fuduldan Günümüze Sivil Toplum ve Sendika” kitabına eklemiş. Mektup gelinen noktayı gösteriyor. Ama en önemlisi Din görevlisinin Diyanet-Sen sayesinde özgüvenli hale gelmesinin serüvenini de gösteriyor. Diyanet-Sen bu camiaya güç kattı, güç katmaya devam ediyor. Diyanet hizmet kolunda 107 kazanım elde edilmiş ve bu kazanımların tamamı Diyanet-Sen’in emek ve ömür verdiği sizlerin de gönül verip yücelttiğiniz kazanımlar. Birlik ve beraberlikle kazanılamayacak hiçbir şey yoktur. Masada çalışılacak daha çok madde var.
Selam ve dua ile çalışmaya devam …
Ömer Evsen
- Bir Din Görevlisinden Gelen Mektuptan Bugüne
- Sosyal Medya ve Kriz Yönetimi
- Sosyal Medya Tavşanı
- Sosyal Medya ve Kriz Algısını Yönetmek
- Kırıcı Dilden Vazgeç CHP!
- Sendikalar ve Sosyal Medya Kullanımı
- Depremin 1. Yılında Diyanet-Sen Yine Alanlarda
- Bekleyen Sorunlar Ötelenmemeli, Çözümü Öncelenmelidir
- İsrail Lanetlidir, Gazze ve Kudüs Bizimdir
- Sosyal Medya ve Biz
- Kamuda 'Eş Durumu Tayini Mağdurları' Çözüm Bekliyor!
- Diyanet Akademisi Açıldı; Hayırlı Olsun
- Sendikal Mücadelede Yeni Bir Soluk