Ali Güzeldal

aliguzeldal@diyanetsen.org.tr
Bilmemek Ayıp Değil, Öğrenmemek Suç
İlim, âlim, öğrenme, öğrenci; Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i şeriflerde yüceltilmiştir.
Al-i İmran 18. Âyette, Allah ve meleklerden sonra üçüncü sırada âlimler zikredilerek şöyle buyrulmuştur:
“Allah, melekler ve adâleti yerine getiren ilim sâhipleri, O’ndan başka tanrı olmadığına şahitlik etmişlerdir...”
Diğer bazı ayetlerde, bilginlerin derecelerinin yükseltildiği, bilenlerle bilmeyenlerin hiçbir zaman aynı olmayacağı, gerçek anlamda Allah’tan korkanların bilginler olduğu, verilen misallerden ancak bilginlerin ibret alacağı... ifâde edilmektedir.
Hadislerde de; ilim öğrenmek, ibâdetten üstün sayılmış, ibadete gösterilen önemin, öğretimde de gösterilmesi istenmiş, âlimlerin kalemlerinden akan mürekkebin, şehitlerin kanlarına eşit olduğu, ilim tahsil ederken ölen bir kimse ile Peygamberler arasında Allah katında sadece bir derece fark bulunduğu vurgulanmıştır.
Hz. Peygamber (s.a.v.); âlimleri peygamberlerin vârisleri kabul etmiş, öğrenenin de, öğretenin de ecir ve mükâfatta eşit paylara sâhip olacağını ve insanların en hayırlıları sayılacağını belirtmiştir.
Yine Hz. Peygamber (s.a.v.), erkek olsun, kadın olsun bütün toplum fertlerinin öğretim ve eğitimine özel bir önem vermiş ve böylece her fert, eğitim-öğretimden nâsibini almıştır.
Ayrıca yeni Müslüman olmuş kabilelere öğretmenler gönderilmiştir.
İslâm, ilmi bütün Müslümanlara farz kılıp, herkesi bununla mükellef tutmuştur. İslâm’da eğitim-öğretim, bir mecbûriyettir. Câhilin sorması ve öğrenmesi; âlimin öğretmesi ve bildiğini söylemesi görevidir. İslâm’a göre bilenin ilmini esirgemesi ve câhile bildiğini söylememesi (ilmi ketmetmek) yasaklanmıştır.
Allah Rasulü (s.a.s) faydasız ilimden Allah’a sığınmıştır.
İlim, kişiyi Allah’a ulaştırdığı ve imanla buluşturduğu oranda değerlidir. Buluşturmuyorsa “amiletün nasıbeh” çalışmış ama boşa yorulmuştur.
Bugün bize bulaşıp bulaşmayacağı meçhul olan hastalıklar için endişelenip pek çok tedbirlere başvururken, bir gün bize ulaşacağı muhakkak olan ecelimiz için ne kadar endişe ediyoruz?
Kabir hayatımız ve esas hayat olan ahiret, gündemimizi ne kadar meşgul ediyor?
Orada müşkül duruma düşüp pişman olmamak için bugün hangi tedbirleri alıyoruz?
Kendimizi, ailemizi ve neslimizi zamanın şerlerinden, haramlarından korumak için ne kadar gayret gösteriyoruz?
Unutmayalım ki maddi virüslerin zararlı sadece bu dünyaya aittir, fakat ruhları tarumar eden inançsızlık ve ahlaksızlık virüslerine karşı gerekli tedbirleri almamak, Allah korusun ebedi hayatı elim bir azap faslına çevirir.
Göz aydınlığımız evlatlarımıza yeni eğitim öğretim yılının hayırlara vesile olması duası ile…