İrfan Kaşıkçıoğlu
irfankasikcioglu@diyanetsen.org.tr
Teşkilat Bilinci
Diyanet-Sen bu gün 22 yıllık yetki, 90 binlere varan üye sayısı ve kamu görevlileri arasında en yüksek sendikalaşma oranı ile kırılması zor bir rekorun sahibidir.
Diyanet-Sen’in gücü, sadece üye sayımızın yüksekliğinde değil, her bir ferdimizin yüreğinde taşıdığı derin teşkilat bilincindedir. Bizler, sadece maaş ve özlük hakları için mücadele eden bir yapı değil, aynı zamanda din hizmetlerinin onurunu ve kalitesini yükseltme gayesi taşıyan, manevi bir misyonun da temsilcisiyiz. Bu misyonun başarıyla yerine getirilmesinin anahtarı, hepimizin sahip çıkması gereken "teşkilat bilinci" kavramında gizlidir.
Sendikacılık, bir avuç yöneticinin sahada tek başına yürüttüğü bir süreç değildir. Bu, tabandan tavana yayılan, her bir üyemizin aktif katılımını gerektiren bir kolektif eylemdir.
Ferdi Değil, Kolektif Güç
Sendikamızın masada kazandığı her hak, ferdi bir çabanın değil, arkamızdaki binlerce kişilik güçlü iradenin sonucudur. Bir üyemiz, bireysel sorununu sendikaya taşıdığında, bu sorunun sadece kendisine ait olmadığını; aslında hizmet kolundaki tüm arkadaşlarımızın ortak sorunu olduğunu bilmelidir. İşte bu sorumluluk, teşkilat bilincinin ilk ve en önemli adımıdır.
Aidiyet ve Sorumluluk
Teşkilatına yüksek bir aidiyet duyan üye, sendikasının kararlarını sadece uygulamaz, aynı zamanda o kararların en iyi şekilde hayata geçmesi için bulunduğu yerde liderlik eder. Şube, İl, ilçe ve iş yeri temsilciliklerimiz, adeta sendikal bilincin neferleri, Diyanet-Sen’in yüzü ve sesi olmalıdır. Teşkilat bilinci, her bir şube başkanımızın, şube yönetimlerimizin, temsilcilerimizin, "Benim bulunduğum yerde Diyanet-Sen en güçlü olmalı" hedefiyle hareket etmesini sağlar.
Sürekli Eğitim ve Hak Farkındalığı
Bu hayati bilinci sürekli diri tutmanın yolu ise eğitim ve sürekli farkındalık çalışmalarından geçer. Diyanet-Sen olarak bizler de sendikacılığı bilimin ışığında, eğitime dayalı olarak yapıyoruz. Tüm Türkiye’yi kapsayan bölge eğitim toplantılarımızla teşkilatımızı yeni kazanımlarımızdan, sendikal mevzuattan haberdar ediyoruz, bu yönde eğitimler veriyoruz. Çünkü Diyanet ve Vakıf hizmet kolu, dinamik bir yapıya sahiptir. Mevzuatlar değişmekte, toplu sözleşmelerle yeni kazanımlar elde edilmektedir. Bir Diyanet veya vakıf çalışanı, sendikasının elde ettiği haklara, güncel mevzuata ve sendikal tarihe ne kadar hakim olursa, hem kendi haklarını korumada hem de sendikamızın gücünü çevresine anlatmada o kadar başarılı olur.
Genel Merkez olarak bizler, bir yandan üst düzey müzakereleri yönetirken, bir yandan da teşkilat içi eğitimlere azami önemi veriyoruz. Bilinçli üye, güçlü sendika demektir. Bizim üyelerimiz, sadece hak arayan değil, aynı zamanda hizmet kalitesini savunan ve çözüm öneren, donanımlı profesyoneller olmalıdır.
Bizim sendikacılığımız, sadece özlük haklarıyla sınırlı değildir. Diyanet-Sen'in misyonu, din hizmetlerinin saygınlığını artırmak, din görevlisinin toplumsal itibarını yüceltmek ve mesleki tatminini sağlamaktır.
Teşkilat bilincini benimseyen bir üye, sendikasının değerini ve itibarını korumayı kendi görevi addeder. Çünkü o bilir ki, sendikanın itibarı, dolaylı olarak kendisinin ve temsil ettiği hizmet kolunun itibarıdır. Sendikamıza yöneltilen haksız eleştirilere karşı durmak, kazanımları doğru anlatmak ve her ortamda birlik beraberlik mesajı vermek, bu bilincin doğal bir sonucudur.
Diyanet-Sen, sizlerin yürekten sahiplendiği teşkilat bilinci ve kuruluş ruhundan taviz vermeden bu günlere geldi. Bu bilinçle hareket ettiğimiz sürece, hiçbir zorluk bizi yolumuzdan alıkoyamayacak, Diyanet ve vakıf çalışanlarımızın hak ettiği onurlu konumu daha da yukarılara taşıyacağız.
Hep birlikte, daha güçlü yarınlara...


