Hacı Bayram Gür
"Ölmek İçin Güzel Bir Gün"
Tarih boyunca bu millet türlü acılar, felaketler, darbeler, ihanetler gördü. Yedi düvelle savaştı, canını ortaya koydu ama asla zilleti kabul etmedi. 15 Temmuz Fethullahçı Terör Örgütü’nün kanlı yüzünü bu millete gösterdiği, milletin silahlarını yine kendi milletine çevirdiği, uçağını, topunu, tüfeğini bu millete doğrulttuğu karanlık bir gecedir.
Tarih boyunca düşmanlarına karşı savaşmayı ve vatanını korumayı şeref sayan bu millet bu defa kendi içinden vurulmuştur. İçimizdeki hainler bu millete, kardeşine silah çekmekten, tankla ezip geçmekten çekinmediler. Havadan ve karadan attıkları bombalarla, mermilerle bu milletin vatansever halkını sindirmeye çalıştılar… Ama başaramadılar…
Bu milletin hainlere karşı en büyük silahının yürekleri olduğunu, vatan sevgisi olduğunu ve asla onu çiğnetmeyeceklerini bu hainlere ve tüm dünyaya o gece verdikleri demokrasi mücadelesi ile günlerce sürdürdükleri demokrasi nöbetleri ile gösterdiler.
O gece tanklardan, uçaklardan helikopterlerden atılan mermilere vücutlarını siper eden 240 kahraman vatan evladı şehitlik mertebesine yükseldi. Binlerce gazimiz ve canla başla geleceğini koruyan bu millet yine bir kahramanlık destanı, demokrasi destanı yazdı. O gece boğaz köprüsünde ölüme koşan genç kolunu tutarak kendisine dikkatli ol diyen Doktor Hanıma, “Bu gece ölmek için güzel bir gün anne” diyerek şehadet yolculuğuna devam eden kahramanların sayesinde başarısızlığa uğratılmış bir silahlı kalkışmaya dönüştü. Elinde hiçbir silah olmasa da en güçlü silahlara karşı duran yürekler vatanlarına, bayraklarına, cumhurbaşkanlarına ve demokrasilerine sahip çıktı; çıkmaya da devam edecektir. Bunun için de bu kahraman milletin mensubu olmaktan onur duyuyoruz.
Bundan sonra önümüzde uzun bir mücadele dönemi var. Zira 40 yıldır din kisvesi adı altında güzel dinimizi ve vatandaşların dini duygularını istismar ederek güç devşiren ve kendini kamufle ederek devletin, sivil toplumun ve iş dünyasının en üst yerlerinde görev almayı başarmış çok katmanlı bir yapı ile mücadele hiç de kolay olmayacaktır. Çünkü kendilerini bulundukları her ortama uyduran bu tip insanlar bütün kutsallarımızı, milli manevi değerlerinizi kendi emellerine ulaşmak için araç olarak kullanacaklarından, bundan sonraki dönemde daha dikkatli ve tedbirli olmak zorundayız.
Bu yaşananlardan çıkarmamız gereken en büyük ders şu olmalıdır: Dini istismar eden bu yapılara karşı güzel dinimizi en güzel şekilde öğretmek ve gerekli tedbirleri almaktır. Diyanet İşleri Başkanlığı, Din hizmetleri kolunda kurulmuş sivil toplum örgütleri, ilahiyat fakülteleri ile ortak bir platformda buluşarak din eğitiminin sağlıklı sunulması için gerekli tedbirlerin alınması büyük önem arz etmektedir. İslam’ın evrensel ilkelerine göre hareket ederek bu çalışmalara bir an önce başlanılmalıdır. Bu konudaki eksiklikler giderilerek, sağlıklı din eğitimi için gerekli adımlar atılmalıdır.
Diyanet Hizmet kolunda kurulmuş ve 13 yıldır bu hizmet kolunda yetkili sendika olarak üzerimize düşen görevleri yapıyor ve takip ediyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığımız, ilahiyat fakültelerimiz ve sivil toplum ayağı olarak Diyanet-Sen güzel dinimizin esaslarını en güzel şekilde anlatmaya herşeye rağmen devam edecektir.
15 Temmuz gecesinde “Ölmek için güzel bir gün” diyerek şehadete yürüyen şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, binlerce gazimize acil şifalar dilerim. Vatanımız, bayrağımız, demokrasimiz, geleceğimiz ve onurlu bir yaşam için hepimiz üzerimize düşeni yapmak durumundayız. Unutmayın bu güzel vatan önce Allah’a sonra bizlere emanettir…