Hacı Bayram Gür
Camiler Şehrin Kalbidir
İslam medeniyetinin temel müesseselerinden birisi ve en başta geleni hiç şüphesiz ki cami ve mescitlerdir.
Mescid, "Allah'a secde edilen yer" demektir. Cami kelimesi ise, toplayan, bir araya getiren anlamına gelir. Mü'minleri Allah'ın birliği etrafında toplayan; birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularının olgunlaşmasını sağlayan camiler, İslam'ın kutsal mekanlarıdır. Dil, renk, ırk ve kültür farkı gözetilmeksizin milyonlarca insan, her gün camilere gider ve omuz omuza saf tutar, ibadet eder ve huzur bulurlar.
Peygamber Efendimiz (S.A.S) İslâm medeniyetine ilk harcı camiyle koymuştur. Nitekim Allah Resulü (S.A.S) Mekke'den Medine'ye hicret ederken, daha Medine'ye varmadan Kuba mevkiinde hemen bir mescid yaptırmıştır. Medine'ye geldikten sonra da Mescid-i Nebevî'yi inşa ettirmiş, kendisi de kerpiç taşımak suretiyle mescidin inşasında bizzat çalışmışlardır.
Onun inşa ettiği mescit hem Müslümanları bir araya toplayan bir ibadet mekânı hem de bir mektepti. Ashab-ı Suffe başta olmak üzere ilme meraklı, bilgiye hasret, irfana susamış nice insan bu mescitte aradığını bulmuştu. Cehalet ve taassubun giderilmesi, hak ile batılın ayırt edilmesi, mağduriyetlerin sona ermesi, İslam toplumunun güçlenmesi, gönüllerin arınması, nefislerin tezkiyesi hep cami ile Kitabın buluşması sonucu gerçekleşmişti.
Camiler, ibadet yerleri olmakla beraber, eğitim ve öğretimin yapıldığı, insanlara dinî ve ahlakî konularda bilgilerin verildiği birer ilim ve irfan yuvalarıdır. Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmuştur: "Allah'ın mescidlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtını veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur." (Tevbe, 9/18)
Medeniyetimizin temel müesseselerinden birisi olan camiyi tekrardan hayatın merkezine oturtmak, şehrin kalbine sokmak amacıyla Diyanet İşleri Başkanlığı Ekim ayının ilk haftasını 1986 yılından beri “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” olarak kutlamaktadır.
Bu yıl cami, şehir ve medeniyet temasıyla kutlanan “Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nın caminin ana unsuru olan Din görevlilerinden soyutlanmadan kutlanmasını Camilerin, din görevlisi ve cemaatle bir bütünlük arz ettiğinin akıldan çıkarılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Peygamber mesleğini yerine getiren din görevlilerinin bu kutlu ve büyük sorumluluk gerektiren görevlerinde halka daha iyi hizmet sunabilmeleri için yardımcı olmak bizim önceliğimizdir. Din görevlileri sendikası olarak 14 yıldır bunun için mücadele ediyoruz. Din hizmetinin boşluk kabul etmeyen bir hizmet olduğunu din görevlisinin eğitimine, yetişmesine, ekonomik ve sosyal haklarının iyileşmesine yönelik çabalarımızın medeniyetimizin yeniden inşasına yönelik çalışmalar olarak görüyor ve önemsiyoruz.
Ülkemizin ve İslam dünyasının içinden geçtiği en zorlu süreçlerin temelinde bilgisizlik, cehalet ve taassup olduğu açıktır. Cami merkezli büyük bir medeniyet inşa etmiş bu ümmetin küçük farlılıkları ayrılık sebebi gösterme lüksü yoktur. Sevgi, şefkat, ilim, irfan merkezli medeniyetimizi yeniden canlandırmanın inşa etmenin yolu da camiyi yeniden hayatın merkezine koymak, ibadet ile ilim arasındaki dengeyi koruyan nesiller yetiştirmekten geçmektedir.
Bu vesileyle, ülkemizin en ücra köşesindeki mihrap görevlisinden yeryüzünün en uzak noktasında görev yapan din gönüllüsü kardeşlerime kadar mescit ve camilerde din hizmetlerinin en güzel şekilde yürütülmesi için gayret gösteren, çalışan topluma rehberlik ve önderlik eden, ilmi, irfanı ve yaşantısıyla örnek olan, mihrabın, minberin ve kürsünün hakkını veren bütün kardeşlerimin Camiler ve Din Görevlileri Haftasını kutluyor hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan diliyorum.