Kerim Alptekin
Alternatif Çözüm ve Sendika
Değişimin her alanda kendisini baskın bir şekilde hissettirdiği toplumsal hareketlilik içerisinde demokratik toplumların vazgeçilmez aktörü sivil toplum örgütlerinden de etrafında olup bitenler karşısında harekete geçmesi beklenir. Çünkü hayatın tamamında çeşitlenen sorunlar ve bu sorunların sonuçlarına yönelik taleplerin karşılanması için yeni bilgilere, yeni bakış açılarına ve yeni toplumsal örgütlenmelere ihtiyaç vardır. STK’ların bir parçası olan sendikalardan da liberalizm ve kapitalizmin etkisiyle değişen ekonomik gelişmeler, küresel sosyal hareketliliklerin ve dijital dünyanın kuşatması ile ortaya çıkan problemler karşısında seyirci kalmaması istenir. Bu açıdan sendikaların geleneksel faaliyetlerini sürdürürken ilgi alanlarını genişletmeleri, kurumsal yapılarını güçlendirerek fütürist çalışmalara yönelmeleri bugüne ve geleceğe dair alternatifler üretebilmeleri çok önemlidir.
Tarihsel bağlamıyla ele aldığımızda “sendika” kavramı muhafazakâr camia için olumsuz bir imgeye sahiptir. Bunun temelinde iktidar ile çatışmama, hak arama noktasında kültürel yetişme süreçlerinin de etkisiyle özgüven eksikliği gibi birçok faktör olmakla birlikte ideolojik olarak sol tandanslı örgütlerin taleplerini sokak eylemleriyle vülgarize bir yaklaşımla zaman zaman devletle çatışarak esnafın dükkânına maddi zarar vermesi gibi görüntülerin ortaya çıkardığı olumsuzlukların olduğunu söyleyebiliriz. Fakat siyasal ve toplumsal hayatın dayattığı, zorladığı veya eksik kaldığı konularda örgütlenme bilincine sahip olmak kaçınılmaz bir zorunluluktur. Zira ortaya konulacak yeni bir toplumsal paradigma; yaşanan olumsuzluklara tavır koymayı, karar verici mekanizmaları etkilemeyi, yönlendirmeyi ve dönüşümü beraberinde getirecektir. Bu gerçeklikten hareketle kurulan Diyanet-Sen ve Memur-Sen geçmişten bugüne üyesinin yanında, mazlumun ve madunun sesi olmuş, zalimin karşısında durmuş, toplumsal krize dönüşen başörtüsü gibi konularda vesayetlerin sonlandırılmasının önünü açmış, kamu politikalarının şekillenmesinde aktif rol üstlenmiştir. Meseleye sınıf temelli yaklaşan Batı’nın aksine hak ve özgürlük temelli bir sendikacılık yapma idealiyle kurulan Diyanet-Sen de üyelerinin yaşam kalitesini artırdığı kazanımlar ve toplumsal meseleler karşısında takındığı tavırlar ile sendika kavramının olumsuz çağrışımlarını unutturmuştur.
Sendikaların katılım süreçlerinde aktif olmaktan ziyade dışardan ait olduğu kuruma veya topluma yönelik uygulamalara, dayatmalara, politikalara karşı tepkisel konumla yetinmesi bir eksiklik olarak görülebilir. Fakat tepkisellik sendikal mücadele ve faaliyetlerinin temelini oluşturur.
Geldiğimiz noktada ise sendikacılığa farklı bir boyut kazandırma idealleriyle yeni yönetim olarak göreve başladık. Önümüzdeki dönem üyelerimizin sosyal ve özlük haklarını adil ölçüler içerisinde alma girişimlerinin yanında kurumumuzu, ülkemizi, İslam âlemini ve küresel sorunları ele alan, çözümler üreten bilimsel toplantılar gerçekleştireceğiz. Temel hedeflerimiz, amaçlarımız ve ortak çıkarlarımız doğrultusunda insanı merkeze alan, içindeki potansiyeli harekete geçirerek, dinamizm kazandıracak eğitimler gerçekleştireceğiz. Motivasyonu artırmak, sorumlulukları hatırlatmak maksadıyla daha iyiye ulaşmak için sürekli öğrenmeye, bilgilenmeye yatırım yapacağız. Sendikal eğitimlerimizi yaparken bilgi aktarımının ötesinde katılımcıların sorgulama ve öğrenme yeteneklerini de geliştirmeyi önceleyeceğiz. Eğitimleri sendikal ve kurumsal yaşamın dışında olan kimselerden değil sendikal alandaki gelişmeleri doğrudan takip eden, kurum çalışanlarının sıkıntılarını bilen farklı unvanlardan kaynaklı sorunlar başta olmak üzere günlük problemler üzerine çözüm üretme noktasında fikir üreten yol gösteren eğitimcilerle yapacağız. Toplumsal konularda siyasetin, bürokrasinin sıkıştığı, daralttığı konular üzerine alternatif bir sosyal düzeni dile getireceğiz. Üyelerimizin çokluğundan aldığımız güçle farklı sektörlerde üretim yapan firmalarla genel indirim anlaşmalarını çeşitlendireceğiz.
Kurumsal anlamda farklı unvanlarda hizmet eden hocalarımızın mevcut sıkıntılarını gidermenin adresleri olan KİK, KPDK ve toplu sözleşme masasına taşıyacak, bununla birlikte cami dernekleri, cami mimarisi ve lojmanlarının yapım aşamasında nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine dair panel, sempozyum çalışmaları ile yasal değişiklerle dernek statüsünün belirginleşmesinin mücadelesini vereceğiz. Diğer yandan sivil anayasa tartışmalarının yapıldığı bir dönemde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın statüsünün nasıl olması gerektiğine dair görüşleri özgürce tartışmaya açacağımız platformların neticesinde yeni anayasa teklifi olarak kamuoyuyla paylaşacağız.
Hâsılı, özerklik ve özgünlüğünden taviz vermeden Müslüman kimliğimizle, vahiy ve sahih sünnet merkezli, akılla sorgulayan her durumda hakkı cesurca haykıran, onurlu duruştan ödün vermeyen, yenilenmeyi, adaleti ve insanı merkeze alan bir sendikacılık ruhuyla mücadelemizi sürdüreceğiz.