Mehmet Bayraktutar
Sivil Toplum ve Yeni Anayasa
Sivil toplum, toplumu oluşturan bireylerin iktidarı elinde tutanlara karşı konumunu belirler. Demokratik toplumlarda bireyler, hak ve özgürlüklerini kullanabilmek için örgütlenir. Bu örgütlenmeler, devlet etkinliği ve denetim dışında gönüllü bireyler tarafından oluşturulur. Bunlar, mesleki örgütler olduğu gibi belli düşünceler etrafında meydana gelen gruplar da olabilir. Sivil toplumda bireyler, siyasi iktidar ve muhalefete karşı kendi haklarını ve özgürlüklerini savunabilmek için örgütlenirler. Bu nedenle sivil toplum demokrasilerin vazgeçilmez bir parçasıdır. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki ,demokrasi ve sivil toplum arasında yadsınamaz bir ilişki vardır.
Değerli Meslektaşlarım; Diyanet-Sen tartışmasız sendikacılığa yeni bir soluk getirdi. Bir yandan ücret ve özlük hakları mücadelesini verirken ,diğer taraftan da Türkiye’nin geleceğinin şekillenmesinde öncü oldu. Başta demokrasi olmak üzere ülkemizin temel sorunlarına çözüm üretmede üzerimize düşen her türlü görevi severek yaptı. Çalışmalarında asla, insanı temel alan idealinden taviz vermedi.
Diyanet-Sen sendikacılığın eğitime dayalı olarak kamu görevlilerince özümsenmesi ve çalışanlara bilimin ışığında hizmet sunulmasının sağlanması için gerçekleştirdiği faaliyetlerine bir yenisini daha ekledi. Geçen Ekim ayında düzenlediğimiz “Yeni Anayasa’da Din ve Vicdan Özgürlüğü” konulu panelimizin yeni anayasa çalışmalarına, ülkemizin demokrasisine olumlu ve güzel katkılar sunduğu kanaatindeyiz
İçinde yaşadığımız bu toplum, yıllardan beri hürriyetçi demokrasi ve bunun icapları ile belirlenmiş hukuk düzenine sahip çıkmaktadır. Ancak jakoben bir demokrasi anlayışında anayasaların millete dayatıldığı, milletin ihtiyaç, inanç ve önceliklerine kayıtsız kalınması sonucunda devlet-millet birleşmesi ve bütünleşmesi sağlanamamıştır.
Eğer birey varsa devlet vardır. Eğer birey kendini özgür hissediyor ve mutlu ise mutlaka devletine sahip çıkacaktır. Korku ile korunma olmaz, yanlışlarla doğru yol bulunmaz.
İfade ve din özgürlüğü, insanın hem onurlu bir hayat sürebilmesinin gerektirdiği bir hak kullanımı olması, hem de çatışma kaynaklarının kurutulmasına hizmet ederek toplumsal barışın tesis edilmesine katkıda bulunması bakımından vazgeçilmez öneme sahiptir. Tarihî tecrübe göstermiştir ki, insanların düşünce, inanç ve değerlerini özgür bir biçimde yaşayabildiği, bunları ifade etmesinin önünde aşılmayacak duvarların bulunmadığı yerlerde, insanların kendilerine ve başka insanlara saygı duyarak, barışçı bir beraberliği tesis etmesi kolay olmuştur. Böyle yerlerde, bu özgürlüğün bulunmadığı veya aşırı biçimde kısıtlanmış olduğu yerlere kıyasla, gelişme ve maddî refah da artmış, insan kaynaklarının yanında zenginlik de bu özgürlüklerin yaşama alanı bulabildiği yerlere doğru akmıştır. Bu çerçevede, ifade özgürlüğü de hem ahlâkî nedenlerle, hem de sonuçları bakımından savunulmayı hak etmektedir.
Biz Sendikamızı, sendikal birikimimizi, sendikal gücümüzü sadece kamu çalışanlarının ücretlerini yükseltmek, özlük ve sosyal haklarını arttırmak için kullanmadık kullanmayacağız, ücret sendikacılığı gibi dar alana sıkışıp kalmadık, kalmayacağız. İçinde yaşadığımız topluma, üzerinde yaşadığımız ülkeye, egemenliğin tek ve asıl sahibi olan millete hizmet için kullandık kullanmaya da devam edeceğiz.
Milletimizin talep ve beklentileri doğrultusunda egemenliğin gerçekten millete ait olduğu unutulmamalıdır. Türkiye bugünlere ayak bağlarıyla geldi. Artık bunlardan kurtulmanın zamanı gelmiştir. Bugün yapmamız gereken, zamanın ruhuna uygun bir anayasadır. Ve toplumsal uzlaşı sağlamanın yegane yolu değişeceğine baştan ikna olduğumuz ilkeler üzerine uzlaşılan, içeriğini yaşayanların belirlediği bir anayasadır.
Bizler İmam Hatip Nesli (Diyanet-Senliler) olarak diyoruz ki;
Bu memlekette ara sokaklardan ana caddeye çıkmadan söz sahibi olamayız. Eğer taleplerinizin gerçekleştirilmesinde söz sahibi olmak istiyorsanız arka sokaklardan ana caddeye çıkmak zorundasınız.
Saygıdeğer Meslektaşlarım;
Ellibeşbin üyeye yaklaşmış Diyanet-Sen bu idealini gerçekleştirmek için üye sayısını yeterli görmemelidir. Gelecek Mayıs ayında hedefimiz 60 bin -70 binlere ulaşmak olmalıdır.
Gelin hep birlikte el birliği ile say-ı gayretimizi artıralım. Bu güne kadar göstermiş olduğunuz gayretten dolayı bütün Diyanet-Senlileri saygıyla selamlıyorum.
Mehmet Bayraktutar
- ‘‘Fatihada Buluşalım’’
- İnsani Değerler ve Erdemli Sendikacılık
- Diyanet-Sen’in Liderleri Durmayacak
- Diyanet-Sen’in Liderleri Durmayacak
- Hoşgörü Dini Terör Dini İlan Ediliyor
- Büyük Bir Geçmişin Varisleriyiz
- Üyesinin ve Milletinin Hadimi Bir Sendika
- Büyük Türkiye Buluşması
- Yılbaşı özenti ve israftır
- Gayemiz İnsandan, Sevgiden Yana Olmak
- Yürüyecek Daha Çok Yolumuz Var?
- Sivil Toplum ve Yeni Anayasa
- Yeni Başlangıçlar, Yeni Görev ve Sorumluluklar Demektir
- Diyanet-Sen Yetkisini Çift Yetkiyle Taçlandırdı