Sizden Gelenler

Hılful Fudul Cemiyetin'den Diyanet-Sen'e Haklar Ve Savunucuları
İslamiyet’in henüz gelmediği Mekke’de müşrikler alabildiğince zulüm yapıyor. Kimse de kimseyi sorgulayamıyordu.Hz.Peygamber (sav) efendimiz henüz 20 yaşlarındaydı da üzülüyordu bu durumlara ama yalnız kalıyordu. SonFicar Harbinde çok kimse hayatını kaybetmiş, oluk oluk kan akmıştı. Bununla Arap kabileleri arasındaki düşmanlık duygusu daha da bilenmişti. Her an basit sebepler yüzünden büyük hâdiseler çıkabilir, adam öldürülebilir, kabileler birbirine saldırabilir duruma gelinmişti.
Mekke`de dışardan gelen yabancılar için can, mal ve namus emniyeti diye bir şey kalmamıştı. İsteyen istediği yabancının malını alıyor, karşılığında tek kuruş ödemiyordu.
Âciz ve güçsüzler her türlü zulme maruz kalıyor ve bunlara karşı koyma cesaretini gösteremiyorlardı.
Bu vahşet saçan manzaraya bir çare bulunması gerekiyordu. İnsanlık haysiyetine yakışmayan bu hareketlerin önüne geçilmeliydi. Fakat, ne yapılabilirdi?
Namus ehlinin, haksızlık karşısında vicdanı ıstırap duyanların, cemiyetin emniyet ve asayişini düşünüp duranların halletmek istedikleri meselelerdi bunlar.
Zulmün had safhaya ulaştığı bir olay daha yaşandı ki,vicdanlar sızlamış yürekler titremişti.Yemenden gelen bir Zebidlinin yükü As Bin Vail tarafından gasbedilmiş ve ZebidliEbiKubeys dağına çıkıp insanları yardıma çağırmıştı.
Bu feveran başta Peygamberimizin amcası Hz Zübeyir başta olmak üzere Mekke’nin ileri gelenlerini bir araya getirdi ve aralarında yeminli bir anlaşmaya imza attırdı. Bunun adına da HILFULFUDUL Cemiyeti dendi.HILF;Yemin, FUDUL;Faziletliler demekti. Anlaşmanın maddeleri şunlardı;
1) Mekke`de, ister yerlisinden, ister dışarıdan olsun-zulme uğramış kimse bırakılmayacaktır.
2) Bundan böyle Mekke`de zulme asla meydan verilmeyecek, zalime asla müsamaha ve fırsat tanınmayacaktır.
3) Mazlumlar zalimlerden haklarını alıncaya kadar mazlumlarla beraber hareket edilecektir.86
Cemiyet üyeleri, bu ahitleri üzerinde Sebat edeceklerine dair de şöylece yeminde bulundular:
"Denizlerin bir kıl parçasını ıslatacak suları kalmayıncaya, Hira ve Sebir Dağı yerlerinden silinip gidinceye, Kâbe`de istilâm ibadeti [Kâbe`nin tavafı sırasında Hacerü`1-Esved`e el sürülmesi ve izdiham dolayısıyla bizzat el sürülemiyorsa uzaktan selamlama işaretinin yapılması.> ortadan kalkıncaya kadar bu ahdimizde sebat edeceğiz."
1400 Sene öncesinde uygulanan bu Erdemliler Hareketini ne yazık ki çağdaş dünya ancak 1889 yıllarında anlayabilmiş veya tanıyabilmiştir.
Ve Cemiyetin aldığı kararlara hiç tereddüt etmeden imza koyan Hz Muhammed (sav) çağların ötesine sirayet ederek bu yarayı ne kadar güzel tespit etmiştir. Bu gün haklar yeniyor ve haksızlıklar varsa ve işçiler, emekçiler sokaklara dökülüyorsa Bu İslam’ın değil bilakis İslam’ın Erdem’inden nasiplenemeyen Egoist insanlığın fahiş hatasıdır.
İslam’ın verdiği hakkı haklıya vermeyenler şu mübarek kelama bir kulak vermeli değiller mi?
Hz. Muhammed (sav) Efendimiz buyuruyorlar ki,”1-verdiği halde sözünde durmayan kimse, 2- Hür bir insanı köle diye satıp parasını yiyen kimse, 3- İşçiyi çalıştırıp, işini yaptırdığı halde ücretini ödemeyen kimse.” ALLAH’IN HASMIDIR. Yani Allah (cc) Hazretleri’nin düşmanıdır.
(Buhari
İşte bizim Sendikamız DİYANET-SEN ana ruhunu, rotasını ve düşünce sistemini bu Cemiyetten almış; üyelerinin ve halkının değerlerinin korunmasını bu sistem üzerinden yapmaktadır.1998 yılından bu yana yapılan haksızlıkların ve yapılan hak gasplarının önüne geçen bir sendika var ki o da DİYANET-SEN dir.
DİYANET-SEN'in büyümesi; haksızlıkların karşısında durulması, haksızlıkların ortadan kaldırılması, huzurun ve refahın tesis edilmesi demektir.
ÇÜNKÜ DİYANET-SEN HAKKI TEMSİL EDEN SENDİKADIR.HILFULFUDULDA YEMİN EDİLEN O MADDELERİN MUHAFIZIDIR VE UYGULAYICISIDIR. Selam ve Dua ile.
Nail ÇELİK
İzmir Diyanet-Sen İl Bşk. Yrd.