Mehmet Ali Omurca
Diyanet Çalışanları İçin Teşkilatlanma Hakkı Diyanet-Sen ile Geldi
Diyanet-Sen, Diyanet çalışanları İçin teşkilatlanma hakkını getiren etkili bir sendikadır.
Diyanet-Sen Kuruluş sürecine bakıldığında yoğun bir mücadele ile memurlar içerisinde alışılmadık yeni bir sayfa açmıştır.
Bir çok kesim,din görevlilerini memur olarak kabul etmezken, sendikal mücadele din görevlilerine yeni bir alan açmış, açılan bu alanda din Görevlileri toplumun önderi oldukları kadar,ülkenin memuru olduğunu da ispatlamıştır.
Bugün teşkilatçı bir yapı ile Diyanet çalışanlarının yüzde 85’ini bünyesinde bulunduran Diyanet-Sen, iş veren ile çalışan arasındaki bağlantısını oluşturmuştur.
Bugün insanın olduğu her yerde memnuniyetin az olduğu gerçeğini gözeterek hareket ettiğimizde, memur olan din Görevlileri ya yetkili sendikanın çalışmalarını başarısız bulmuştur yada dönem ve konjonktür gereği bir büyüme olduğunu ifade etme gereğini hissetmiştir. Hiç bir şeyin kendiliğinden olamayacağını Hatta bir çok alanda sırf muhalefet yapmak adına yetkili sendikanın kazanımlarını devlete bağlayan, baştaki hükümetin yakınlığı olarak yorumlayan farklı sendikalar olduğunu görmekteyiz. Bazımız -peki siz yetkili olduğunuzda elde etmek isteyeceğiniz talepleri hangi hükümetten, hangi devletten isteyecektiniz? Soruları havada kalmaktadır.
Unutulmamalıdır ki sendika talep eden, hükümet talebe olumlu ya da olumsuz cevap veren bir mercidir.
Yetkili sendika demek devletle anlaşmaya oturan, çalışanların sözcülüğünü üstlenen örgütlü bir yapıdır. Üyelerinden aldığı gücü dirayetine yansıtmak ise sendikanın duruşunu belirlemektedir.
Tabir ne kadar doğru bilemem ama bir şahıs iş verene karşı sadece bir şahıstır. Etki alanı sadece kendisini bağlar. Fakat örgütlü yapı ortak söylem ışığında daha fazla karşılık bulur.
Bugün 657 ye tabi her hangi bir devlet memuru, çalıştığı kurumuna karşı sorumluluk halindedir. Fakat hukuki anlamda bir memurun haklarını savunmak örgüt ve emsal bakımından sendikalar tarafından yapıldığında ciddi bir duruş ve kazanım ile sonuçlanacaktır.
Diyanet-Sen 2010 ve 2015 tarihleri arasında 9680 dava takibi yapmış, başarı oranını ise yüzde 70 olarak belirlemiştir. Görevden atılan, dava edilen, harcırah ve yolluklarını alamayan, yıllık izin kapsamında müftülükler tarafından savunmaya zorlanan, rotasyon meselesi gibi bir göçebe zorlamadan dolayı mağdur edilen, isimsiz şikayetlerden dolayı görevden uzaklaştıran,bunun gibi sayısız konu, din görevlilerinin alanına girer.
Bu ve buna benzer hususlarla ilgili dava ve takibini yapan Diyanet-Sen’in en güçlü alanları örgütlü yapının çaydırıcılığını kullanıp,hakkı savunma mekanizması olarak yetki ve etkiyi adres göstermektir. 81 ilde teşkilatımızın ana metaforlarını oluşturan din Görevlileri, aylık yapılan bütün görüşmelerde hükümet Erkan’ı, belediye, müftülük ve sendika temsilcisinden oluşan toplantılarda, din görevlilerinin haklarını hak edilir nispette savunanlar yine yetkili sendikanın şube başkanlarıdır.
Bugün devlet kademelerinin her alanda yetkili sendikaya olan inancı ortadadır. Diyanet-Sen olarak Rotasyon gibi bir mevzuyu anında medyaya taşıyıp ‘Göçebe din görevlisi olmak istemiyoruz’ sloganı ile durduran yine yetkili sendikadır. Bu hususta rotasyon mağduru olan bir çok din görevlisi kararın durdurulmasından önce zorunlu değişikliğe tabi bırakılmış, oluşmuş olan sıkıntının ana metaforlarını üye- sendika ilişkisi düzleminde yerinde değerlendirmeyen görevlilerimiz bu sıkıntı ile karşı karşıya gelmiştir. Rotasyon konusunda müftülükler din görevlilerini imzaya çağırırken, Üyelerimiz genel merkez hukuk birimiyle bu konuyu direk görüşmüş, görüşme sonunda avukatlarımız bu hususta acele imzanın verilmemesi gerektiğini, çalışmaların sürdüğünü dile getirmiştir. Hukuki zeminde duyarlı bir Avulat birimine sahip olan Diyanet-Senli bir çok üye, bu telkinleri dikkate almış ve istenilen sonuçlarla karşılaşmıştır.
Rotasyon gibi mevzuların ortaya çıktığı bir süreçte,sendikasız olan bir çok görevli bu imkanlardan ne yazık ki yararlanmamıştır.
Bugün Din Görevlilerinin meslek hayatlarını iki ana gruba ayırmaları gerekir.
1. Sendikalardan önce
2. Sendikalardan sonra,
Bu hususun genel hatlarına baktığımızda örgütlü çoğunluğun örgütsüz yapılardan daha etkili olduğu ortadadır.
Toplu sözleşme hakkının tanınmasıyla birlikte,din Görevlileri taleplerini birinci dereceden en üst mercilere sunma hakkını kazanmıştır. Bu hak bir lütuf değil, doğal bir talep ve cevap olarak sunulmuştur.
Teşkilat yasasının çıkması yine yetkili sendika Diyanet-Senin başarılarından sadece bir tanesidir. Kısaca 2004 yılından itibaren yetkili olarak devletle masaya oturan Diyanet-Sen,din görevlilerinin kazandığı bütün haklarını talep eden, imza altına alandır.
Bugün hükümet zaten veriyordu demek alınmış olan hakları itibarsızlaştırmak için bilinçli olarak kullanılmaktadır.
Devletin sivil toplum örgütlerine olan ihtiyacı örgütlü olmalarından dolayıdır. Kısaca bir birine muhtaç olan bir ilişkinin kazanımları ve kazanılacakları muhakkak olacaktır.
Kendiliğinden hiç bir şeyin olmayacağını bilen düz bir mantık, beyin süzgecinden ısrarla itibarsızlaştırma çabalarının içinde yol almaya çalışma, muhalefet olmayı muhalif olmak olarak yorumlamıştır.
Muhalif demek her söyleme, talebe,her şekilde karşı çıkan kısır döngü sahipleridir. Bağcıyı dövmenin ürün kalitesini düşüreceğini sanmaları da teşkilat İçin iyilik düşünüp düşünmediklerini tartışmaya açmaktır.
Sendikal mücadele binlerce insanın derdini sırtlanmaktır. Bu sırtlanma ben diyen insanların işi olmadığı İçin, biz diyenleri anlamaktan yoksun bırakır.
Sırtında yumurta küfesi olan yetkili sendika ile bekara eş boşamanın kolay olduğu diğer sendikalar arasındaki hassas dengeyi iyi belirlemek gerekir.
Diyanet alanında yirmiyi aşkın sendikanın olduğunu bilmek, örgütlü yapıya olan ihtiyacın ‘ben’ kavramları ile ne kadar ayrıştırıldığını, bölündüğünü de göstermektedir.
Fakat bu ülkede meşruluğunu tamamlamış iki sendika vardır.
Bunlardan biri Diyanet-Sen bir diğeri de en uzak takipçisi olan ikinci sendikadır.
Bu ifadeyi daha anlamlı kılmak adına Diyanet-Senin üye sayısı 82 Bin, en yakın takipçisinin de 9 Bin olduğu gerçeği bize teşkilat nezdinde ciddi bir yol haritasıdır.
Son olarak tek başına rüzgara karşı durmak ne denli zarar verecekse, binlerin bir ve bütün olmaları bir çok badire karşısında zarar görmemelerini sağlar.
Mehmet Ali Omurca
- SEN YOKSAN BİZ BİR EKSİĞİZ
- Ülkemizin ve Bölgemizin Geleceği İçin Sorumluluk Alıyoruz
- Diyanet Çalışanları İçin Teşkilatlanma Hakkı Diyanet-Sen ile Geldi
- Yeni Dünya Düzeni ve İslam
- Sivil İnisiyatifin Öncüsü: Diyanet-Sen
- Hayatın Her Alanında Yer Alalım
- Bir Tohumda Ormanı Görebilmek
- Büyük Resmi Görebilmek
- Varlığıyla Zalime Korku, Mazluma Umut Olan Sendika
- "İnsana Dair Olan Hiçbirşey Bize Yabancı Değildir"
- Bir Ulu Çınardır Bizim Davamız?
- Değişim Sancısı ve Umutlu Yarınlar?
- İnsan Ümit ve İdealleri İle Yaşar