​Bir Tohumda Ormanı Görebilmek

Bir Tohumda Ormanı Görebilmek

Çağımızda demokratik süreçlerini tamamlayan modern toplumlar sivil örgütlenmeye önem vermektedir. Esasen insanın yaratılışı, düşüncesi, iradesi ve bireysel sorumluluğu da sivil anlayışa daha uygundur. Bu tutum ve uygulama beraberinde katılımcılığı ve sahiplenmeyi getirmektedir.

Tek başına bir tuğla çok fazla bir şey ifade etmez. Her tuğla, olduğundan daha fazla bir şey olmak ister. Tek başına tuğla, kırmızı, sevimli bir taş parçasından ibarettir. Ama birbirlerine eklendiklerinde çoğalır, tuğladan çok daha büyük, çok daha etkili bir şeye, binaya, saraya, mabede, okula dönüşürler. Sendikal mücadele de örgütlü mücadelenin, birlikten doğan gücün adıdır. Bir tuğlada, binayı, bir tohumda ormanı görebilmenin adıdır Diyanet-Sen…

Çoğumuzun bildiği Mevlana’nın pergel misali vardır. Bir ayağınız sağlam bir şekilde sabit bir noktada durmalı, referans aldığınız şeyden çıkış noktanızdan asla taviz vermemelisiniz. Bizim sendikacılık adına çıkış noktamız referansımız Peygamber Efendimizin Hilf’ul fudül yani Erdemliler hareketidir. Kötülükle sonuna kadar mücadele etme, Hakkın ve haklının yanında olmadır amacımız. Çıktığımız bu yolda ilkelerimizden taviz vermeden rüzgarlara kapılıp oraya buraya savrulmadan bir ayağımızı yere sapasağlam basarken bir taraftan da üyemiz olsun olmasın tüm din görevlilerinin, ülkemizdeki ve dünyadaki tüm mazlumların yanında olmayı onların mücadelesine destek çıkmayı da görev ve sorumluluğumuzun bir parçası olarak görüyor ve öyle hareket ediyoruz.

Hiçbir zaman sorunların ötelenerek birikmesini istemedik. Hep çözüm odaklı çalıştık. Sorunun değil çözümün paydaşı olduk. Temel hedefimiz; ülkemizin dünyada hatırı sayılır bir yerde olması, hem milletimizin hem de kamu çalışanlarının refah ve mutluğunun artmasıdır. Bu hedefin gereklerini, Toplu sözleşme süreçlerinde, KİK toplantılarında ve her sendikal eylemimizde en güzel şekilde yerine getirdik, getirmeye devam ediyoruz.

Yeni yayımlanan Toplu Görüşme-Toplu Sözleşme ve KİK Kazanımları kitabı bu manada 2004 yılında yetkinin alınmasından günümüze kadar elde ettiğimiz kazanımların tamamını kapsayan arşiv niteliğinde bir kaynak eser özelliği taşımaktadır. Yine Diyanet ve Vakıf Görevlileri için Hukuk Rehberi kitabımız gerek bireysel gerekse sendikal bazdaki hak arama mücadelesinde başucu kitabımız olacağı kanaatindeyim.

İki kitapta incelendiğinde Diyanet-Sen’in din görevlileri adına yüzlerce kazanıma imza attığı rahatlıkla görülmektedir. Bu yüzden diyoruz ki Diyanet-Sen’in yetkili olduğu dönem din görevlilerinin altın çağı olmuştur.

Sendikal çalışmaların yanında dünyadaki gelişmelere de asla duyarsız kalmadık. Filistinli kardeşlerimizin üzerine bombalar yağdı, bizlerin ciğeri yandı her masum Filistinli’nin şehadet çığlıklarıyla. Mısır da Esmalar vuruldu Adaviye meydanında Sisi kurşunlarıyla, Esma’nın babasının mektubundaki duruşu, dirayeti duruşumuz oldu zalimlere karşı.

Konfederasyonumuz Memur-Senle tüm bu haksızlıklara karşı yüzlerce üyemizle birlikte Terörist devlet İsrail’i protesto ettik. Sisi’yi lanetledik. Yardım kampanyalarımızla mazlum Filistinlilerin, Myammar Müslümanlarının, Suriyeli mülteci kardeşlerimizin yanında olduk.

İlkelerden uzak, kişi bazında faydacı sendikal anlayış sorunlarımızı çözmez ve çözemeyecektir. Değişime dönük adımları ancak vizyon ve cesaret sahibi olanlar atabilir.

Diyanet-Sen’in misyonu yarım kalmayacak, mücadelemiz bu ülke demokratikleşene kadar, insanımız özgürleşene kadar, devlet sivilleşene kadar sürecek. Ülkemizde ve dünyada tek bir mazlum kalmayıncaya kadar bu mücadelemiz devam edecek. Zamanını ve emeğini bu mücadeleye adayan Diyanet-Sen ailesinin siz değerli üyelerine saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.