Genel Haberler

2026 Ücret Adaletsizliklerinin Bittiği, Adil Toplu Pazarlık Hakkının Verildiği Bir Yıl Olsun
2025 yılı; kamuda çalışanlar arasında ücret ve maaş adaletsizliğinin arttığı, çalışma huzurunun bozulduğu, Kamu İşvereninin toplu sözleşme masasını etkin kullanmadığı, sosyal tarafların devre dışı bırakılarak tekil düzenlemelerle geçici iyileştirmelerin yapılmaya çalışıldığı bir yıl olarak geride kaldı.
Aynı zamanda bu yıl; gelir dağılımı adaletsizliğinin giderilemediği, enflasyon hedeflerinin tutmadığı ve sıkılaşma politikalarının yükünün büyük ölçüde sabit ücretlilerin üzerine yıkıldığı bir dönem oldu.
Toplu sözleşmede kayıt altına aldığımız ve kamu görevlileri ile emeklileri için hayati öneme sahip olan “1. Dereceye 3600 Ek Gösterge” vaadi halen hayata geçirilmedi. Kamu görevlileri sendikacılığı için tercih değil zaruri şart olan “4688 sayılı Kanunun evrensel ilke ve normlara uygun hale getirilmesi” hususu elzem olmasına rağmen gerekli adım atılmadı ve örgütlenme özgürlüğünün, adil toplu pazarlık hakkının önü açılmadı.
Çalışma hayatında yaşanan sorunlara ilave olarak; bölgesel sorunların tavan yaptığı, jeopolitik krizlerin ve küresel dayatmaların arttığı bir yılı geride bırakıyoruz. 2026 yılına girerken dünya, artık geçici krizlerin değil, kalıcı bir belirsizlik çağının içinde ilerliyor. Küresel sistem, adalet üretme kabiliyetini büyük ölçüde yitirmiş durumda; güç dengeleri hukukla değil, çıplak zorla yeniden kuruluyor. Savaşlar olağanlaştırılıyor, ekonomik bedeller toplumların en alt katmanlarına fatura ediliyor. Böylesi bir tabloda emek, sadece ekonomik bir unsur değil; ayakta kalma mücadelesinin adı hâline geliyor. Bu nedenle sendikal duruş, dar anlamda ücret tartışmalarının ötesine geçmek zorundadır.
KAMU PERSONEL SİSTEMİ REFORME EDİLMELİ
2025 yılına adım attığımız ilk günlerde Memur-Sen olarak; kapsamlı, detaylı ve geniş perspektiften ele alarak incelediğimiz “Kamu Personel Sistemi Tarihçe-Tespit-Teklif” Raporumuzu kamuoyu ve kamu bürokrasisiyle paylaştık. Uzun süredir kamuda personel ve ücret sisteminde reform ihtiyacı olduğunu ifade ettik. Tek taraflı yapılan ve kısıtlı bir kesimi kapsayan düzenleme teklifi; hem kamu görevlilerimiz hem de kamuoyu tarafından gelen tepkiler sonrası geri çekildi. Bir kez daha Kamu Personel Sisteminde reform ihtiyacı bütün kesimler tarafından ifade edildi.
Ücret adaletsizliği, unvan karmaşası, görev-yetki-sorumluluk dengesizliği ve kariyer yapısındaki dağınıklık, bütüncül bir reform olmadan çözülemez. 2025 yılı sadece zam oranlarının değil, sistemin kendisinin sorgulandığı bir eşik yılıdır.
Memur-Sen olarak biz bu soruna uzun süredir dikkat çekiyor, altını ısrarla çiziyoruz. 2026 yılında zaman kaybedilmeden yetkili Konfederasyonun katkı ve katılımıyla çok taraflı ve geniş katılımlı, sosyal tabanın desteğini alan ve bütün kamu görevlilerini kapsayan Kamu Personel Sistemi inşa edilmelidir.
TOPLU SÖZLEŞME MASASI TIKANIKLIĞI AÇIKÇA GÖSTERDİ
2025 yılı, kamu görevlileri açısından 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecinin yapısal sınırlarını bir kez daha görünür kıldı. Yıl boyunca biriken beklentiler, geçim baskısı ve adalet talebi, on binlerce kamu çalışanını Ankara’ya taşıdı; meydanlar, yalnızca ücret artışı isteğinin değil, emeğin itibarını koruma, adaletsizliğe sessiz kalmama iradesinin de sesi oldu. Memur-Sen bu süreçte, gerçekçi olmayan vaatlerle değil, ekonomik gerçekliği esas alan teklifler ile masaya oturdu. Ancak sürecin uzlaşmayla sonuçlanmaması, beklentiler ile mevcut sistem arasındaki gerilimi açık biçimde ortaya koydu.
SORUN SADECE RAKAM DEĞİL SİSTEMİN KENDİSİ
2025 yılı, toplu sözleşme sürecinin yalnızca maaş artışlarının konuşulduğu bir zemin olmaktan çıktığını da gösterdi. Memur-Sen’in ısrarla vurguladığı üzere sorun, rakamlardan önce 4688 sayılı Kanun’un dar müzakere alanı ve çözümsüz yapısıdır. Takvimi sıkışık, yetki alanı sınırlı, konuları dar, kapsamı yetersiz ve adaletsiz hakem mekanizmasına mahkûm edilen bu sistem, kamu görevlilerini her dönem yeniden belirsizliğe sürüklemektedir. Bu yönüyle 2025, Kamu İşveren eliyle ve Hakem Kurulu Kararıyla kamu görevlileri ile emeklilerinin haklı beklentilerine cevap verilmeyen, kayıplarını telafi etmeyen ve çalışanlar arasındaki uçurumu büyüten bir yıl olarak kayıtlara geçti.
BELİRSİZLİKTEN GÜVENE GEÇİŞ İÇİN ORTAK AKIL
Sonuç olarak 2025 yılı, emeğin ve toplu sözleşme sürecinin yalnızca ekonomik göstergelerle değil, içinde yürüdüğü yapısal çerçeveyle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini açık biçimde ortaya koydu. Büyük Memur-Sen ailesi olarak 2026’ya girerken beklentimiz; yüksek vaatler değil, daha öngörülebilir, daha adil ve daha sürdürülebilir bir zeminin güçlenmesidir. Çünkü ancak böyle bir zeminde ortak akılla emek, belirsizlikle değil güvenle konuşur; umut, temenniden çıkıp somut bir imkâna dönüşür.
KIRILMANIN EN AĞIR YÜKÜ YİNE ORTADOĞU’NUN ÜZERİNDE
Ülkemizin de içerisinde yer aldığı Ortadoğu; bu küresel kırılmanın en ağır yükünü taşıyan coğrafya olarak karşımıza çıkıyor. Bölge, sistematik bir istikrarsızlaştırma sürecinin içinde tutulurken, Filistin meselesi insanlığın vicdan terazisine konulmuş açık bir hakikat olarak durmaktadır. Gazze’de yaşananlar, modern çağın en çıplak zulüm ve soykırım sahnelerinden biridir. Bombalar sadece şehirleri değil, uluslararası hukuku ve ahlaki iddiaları da enkaza çevirmektedir. Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Sudan’da, dünyanın tüm mazlum ve mağdur coğrafyalarında yapılan soykırıma, vahşete ve insanlık sucuna sessiz kalmak, susmak ve görmezden gelmek; zulme müttefik, haksızlığa ortak olmaktır. Memur-Sen’in Filistin davasına yönelik kararlı tutumu, emeğin adaletle bağını koparmayan bir sendikal anlayışın ifadesidir. Çünkü alın terinin değeri, ancak mazlumdan yana bir duruşla anlam kazanır.
FİLİSTİN, SENDİKAL GÜNDEMİN MERKEZİNDEDİR
Memur-Sen olarak, Filistin’i bizim için hem insani, hem imani hem de ahlaki bir mesele olarak görüyoruz. 2025 yılında da bu yaklaşım doğrultusunda Türkiye’de Filistin dayanışmasının öncülerinden biri olmaya devam ettik. Gazze’de ve Sudan’da yaşananları bir çatışma değil, siyonist işgalin ve emperyalist kuşatmanın ürettiği açık bir zulüm olarak gördüğümüzü; emeğin haysiyetinin mazlumdan yana açık bir tavır almadan korunamayacağını ifade ederek, Gazze’de terör devleti İsrail’in saldırganlığına karşı intifadaya omuz verdik. Bir sendikal hareket olarak hep söyledik, bir kere daha söyleyelim: Filistin, sendikal gündemin tali bir başlığı değil; adalet mücadelesinin asli merkezindedir. Dolayısıyla küresel bir mücadelenin merkezinde Gazze ve Filistin vardır.
Yeni yılın ilk gününde de ateşkesi ihlal ederek masum insanları, bebekleri, çocukları, kadınları, engellileri, sivil insanları katleden ve insani yardımların sivillere ulaşmasını engelleyen Katil ve Siyonist İsrail’i protesto etmek, Gazze’ye umut olmak için Galata Köprüsü’nde olacağız.
TERÖRSÜZ TÜRKİYE TARİHİ BİR SORUMLULUK
Türkiye açısından 2026’ya girerken en temel meselelerden biri Terörsüz Türkiye hedefidir. Bu hedef ne teknik bir güvenlik başlığı ne de soyut bir siyasi söylemdir. Her şeyden önce bu mesele, bu toprakların birliği uğruna can veren şehitlerin hatırasına ve emanetine bağlılık meselesidir. Terörle mücadele, rakamlarla değil; dağda, sınırda, karakolda toprağa düşen evlatların fedakârlığıyla yazılmıştır. Terörün sona ermesi, yeni acıların yaşanmaması, anaların gözyaşının kader olmaktan çıkarılması, ülkemizin her bir karış toprağında kamu hizmetinin eksiksiz ve tam verimlilikle sunulması demektir. Bu yüzden terörsüz bir Türkiye, ekonomik beklentilerden önce vicdani ve tarihî bir sorumluluğun yerine getirilmesidir.
Bu sorumluluğun gereği yalnızca güvenlikte değil, toplumsal düzenin tamamında karşılık bulmalıdır. Şehitlerin bedelini ödediği istikrar zemini, aynı zamanda emeğin korunacağı, kamu kaynaklarının adaletle dağıtılacağı ve sosyal barışın güçleneceği bir Türkiye’yi mümkün kılar. Terörün gölgesinin kalktığı bir ülkede emek daha güçlü konuşur; toplu sözleşme masası da bu zeminde gerçek anlamını bulur.
TERÖRSÜZ BÖLGE OLMADAN TERÖRSÜZ TÜRKİYE EKSİK KALIR
Terörsüz Türkiye hedefinin en önemli sacayaklarından biri, terörden arındırılmış bir bölgesel güvenlik kuşağının tesis edilmesidir. Bu çerçevede Suriye’de şekillenen denklemi, bölgesel istikrar ve ülkemizin güvenliği açısından bütün boyutlarıyla yakından takip ediyoruz. Emperyalist tasarımların ve Siyonist kaos stratejilerinin bir aparatı olarak kullanılan SDG terör örgütünün bölgede oluşturmak istediği dayatmalara karşı; devletimizin kararlı duruşunun ve milletimizin sarsılmaz iradesinin yanında olduğumuzu açık ve net bir şekilde ifade ediyoruz.
Bizler, Suriye’nin birliğini, toprak bütünlüğünü ve egemenliğini esas alan; ayrıştırıcı değil birleştirici bir anlayışla yeniden inşa edilmesi gerektiğine inanıyor, Suriyeli kardeşlerimizin huzur ve güvenlik mücadelesinde yanlarında olmaya devam edeceğimizi kararlılıkla vurguluyoruz.
Bu duruşumuz, sadece bölgesel gelişmelere ilişkin bir tutum değil; adalet, hakkaniyet ve insan onurunu merkeze alan sendikal anlayışımızın da temelini oluşturmaktadır. Aynı ilkesel yaklaşımı çalışma hayatında da sürdürüyor; sendikal çalışmalarımızda hedeflerimizi net bir şekilde ortaya koyarak, kamu görevlilerinin hak ve kazanımlarını büyütme iradesiyle yolumuza kararlılıkla devam ediyoruz.
Bu doğrultuda 2026 yılında da;
1.dereceye 3600 ek göstergenin verilmesi,
4688 sayılı Kanunun evrensel ilke ve normlara uygun hale getirilmesi,
Yardımcı Hizmetler Sınıfının Genel İdare Hizmetleri Sınıfına geçirilmesi,
Mühendislik ve teknik personelin mesleki sorunlarının çözülmesi,
Akademik personelin haklı ve meşru taleplerinin karşılanması,
Müdür, şube müdürü ve idari personelin mali haklarının iyileştirilmesi,
Koruyucu Giyim kazanımımızın eksiksiz ve tavizsiz uygulanması,
Hakem Kurulu kararlarıyla oluşan kayıpların telafi edilmesi,
Seyyanen ödemenin emekliliğe yansıtılması,
Kamu personel sistemini bozan ücret dengesizliklerinin giderilmesi ve yapısal çarpıklıkların düzeltilmesi,
başta olmak üzere; emeği merkeze alan, adil, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir kamu personel sistemi için mücadelemizi ilkelerimizden sapmadan, güçlü bir irade ve ortak akılla sürdürmeye devam edeceğiz.
Genel Haberler
- Yılbaşı Kutlamaları Adı Altında Kumar ve Alkol Meşrulaştırılamaz
- 2026 Ücret Adaletsizliklerinin Bittiği, Adil Toplu Pazarlık Hakkının Verildiği Bir Yıl Olsun
- Genel Başkan Yıldız İstanbul/Sarıyer Teşkilatıyla Buluştu
- Yıldız: KUMARIN MİLLİSİ OLMAZ
- Ragaib Kandilimiz Mübarek Olsun
- Yıldız: İdeallerimizle Büyüyor, Kazanımlarla Güçleniyoruz
- Rahmet İklimi Üç Aylar Başlıyor
- Diyanet Dergi Abonelikleri Zorunlu Değil, Gönüllü Olmalı!
- Yıldız: Diyanet ve Vakıf Görevlilerinin Örgütlü Gücüyüz
- Yıldız: "Hizmet Kolu Çalışanlarının Umudu, Kazanımların Adresi Olmaya Devam Edeceğiz"
- Yıldız: Sendikal Mücadelemiz Devam Ediyor
- Ağrı Genişletilmiş İl Divan Toplantısı Gerçekleştirildi
- 2025 Ekim KİK Kararları Yeni Kazanımlar Getiriyor
- Din Görevlilerine İftiraya Suç Duyurusu
- Başkanlık Merkez Şube Futbol Turnuvası Ödül Töreni Gerçekleştirildi
- Genel Başkan Yıldız: Emek ve Adalet Mücadelemiz Sürecek
- Zor Günlerin Tek Adresi Diyanet-Sen: Tüm Üyelerimiz Ferdi Kaza Sigortası Kapsamında
- Yıldız: Maaş Düzenlemesi Tüm Kamu Çalışanlarını Kapsamalı!
- Yıldız: "Tecrübe ve Birikimimizle Din Görevlilerimizin Umudu Olmaya Devam Ediyoruz"
- Kur’an Kursu Öğreticilerimizin ve Öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü Kutluyoruz
- Yıldız Kur’an Kursu Öğreticileri ile Buluştu
- Diyanet-Sen’in Yetkili Olduğu Dönem Diyanet ve Vakıf Çalışanlarının Altın Çağı Olmuştur
- Diyanet-Sen Kadın Komisyonları Toplantısı Online Gerçekleştirildi
- 2025 Ekim KİK Görüşmeleri Başladı
- DİB Genel Müdürlerine Hayırlı Olsun Ziyareti


