Bilecik
Bilecik ve İlçelerinde Teşkilat Çalışması Yapıldı
Diyanet-Sen Genel Başkan Yardımcıları Hacibey Özkan ve Hacı Bayram Gür Bilecik ve ilçelerinde teşkilat çalışmasında bulundu. 16-17 Ocak 2017 tarihlerinde gerçekleştirilen teşkilat çalışmalarında müftülük din görevlileri mutat toplantılarına katılan Özkan ve Gür ayrıca il ve ilçe müftülerini de ziyaret ettiler. Bu kapsamda Bilecik merkez, Osmaneli, Bözöyük, Gölpazarı ve Pazaryeri ilçe müftülük toplantılarına katıldılar.
Özkan: Diyanet-Sen Gerçek Bütünleşmenin Adıdır
Toplantılarda din görevlilerine hitap eden Genel Başkan Yardımcısı Hacibey Özkan, Diyanet ve vakıf çalışanlarının sendikamıza büyük bir destek verdiğine dikkati çekerek “Bu destek normal bir teveccühü aşan niteliğiyle gerçek bütünleşmeyi ifade etmektedir. Diyanet-Sen’e aidiyet, demokrasi ve kalkınma yolunda tüm kaynaklarını harekete geçiren Türkiye ideali etrafında gönüllü, bilgili, katılımcı bir seferberliğin derlenip toparlanarak bütünleşmesi sonucudur. Aynı bilinç ve sorumluluğumuzun artarak sürmesi, birlikteliğimizi daha güçlü ve anlamlı kılacaktır. Sayısal olarak kendimizle yarıştığımız ortamlarda bile olgunluk sınırımızı aşmadık; vakur, mütevazı duruşumuzu bozmadık, bozmayacağız.” Dedi.
Mazlumların Tutan Eli, Haykıran Sesi Olduk
Diyanet-Sen olarak bütün çalışmalarda yüklenilen sorumluluğun bilinciyle hareket ettiklerinin söyleyen Özkan “Milletimizin ve bütün dünya mazlumlarının yanında olduk. Ekmek, emek mücadelemizi özgürlük mücadelemize katarken, bir taraftan da yerkürenin her yerinde Siyonist ve emperyalistlerin zulmüne maruz kalmış tüm kardeşlerimizin, dünya mazlumlarının ulusal ve uluslararası kamuoyu nezdinde tutan eli, haykıran güçlü sesi olduk. Ülkemizin birliği, dirliği ve kardeşliği için, çalışanlarımız ve dünya mazlumları için üzerimize hangi görev, hangi sorumluluk düşüyorsa bugüne kadar yaptık, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Bizim farkımız, ülkemizdeki sorunlara duyarlı olmanın yanında makro ölçekte dünyanın tamamına küresel bir gözle bakabilmektir. Nasıl ki Van depremi, Soma ve Ermenek maden faciaları, bizi kalbimizin en derin yerinden vurmuşsa; Filistin’de akan kan da, Arakan’da yakılan insanlık da, Mısır’daki gözyaşı da, Doğu Türkistan’daki, Afganistan’daki, Kobani’deki ve Suriye’deki zulüm Halep’teki zulüm ve katliam da bizi sinemizden vurmuştur, vurmaya da devam etmektedir. Bunun için kuşatma ve bombalar altındaki Halep için yürüdük. Katliamları protesto ettik. Oradaki masum halkın yanında olduğumuzu göstermek istedik. Suriye sınırına kadar gittik. Oradaki kardeşlerimize maddi yardımların yanında manevi desteğimizi onların yanında olduğumuzu tüm dünyaya haykırdık” şeklinde konuştu.
Gür: Demokratik Sivil Bir Anayasaya İhtiyaç Var
Türkiye’nin geçmişte maddi manevi büyük yoksulluklar çaresizlikler çektiğini ve bu şartlarda var olma mücadelesi verdiğine dikkati çeken Genel Başkan Yardımcısı Hacı Bayram Gür konuşmasına şöyle devam etti: Türkiye, bugün için canlı, dipdiri dinamikleri ile dimdik ayaktadır. Yeniden doğrulma süreci, devlet-toplum ilişkisi demokratik, sivil ve milletin yaptığı bir anayasayla taçlandırılarak kemale erdirilmelidir. Ayrıca ülkemiz için yaptığımız her iyi açılımın mutlaka önce ümmet coğrafyasında bir karşılığı, sonra bütün dünyanın gidişatında etkisi olmuştur, olacaktır. O bakımdan tarihsel, kültürel bağlantı ve sorumluluklarımızın bilincinde olarak, uzun ayrılıklar yaşadığımız kardeşlerimizle, kardeş coğrafyalarla yakınlaşmak, bütünleşmek hayati ve tarihi öneme sahiptir. Bir yönüyle yaşanan sancı, kutlu bir doğumun habercisidir.
Varlığı, amacı, idealleri ve mücadelesi ile din hizmetini en yüksek, en önemli mesele kabul eden Diyanet-Sen, mali ve sosyal haklar noktasında da büyük kazanımlar elde ederek bütün Diyanet ve vakıf çalışanlarımızın haklı desteği ve teveccühüyle büyümeye devam etmektedir. 18 yıllık hak ve özgürlük mücadelesinde; emeğinin, çabalarının ve kazanımlarının sonucunda ulaştığı 80 binleri geçen üye sayısıyla yeni bir destana daha imza atarak zirvedeki yerini korumuştur.
Her şeye rağmen gelecekten umutluyuz. Bu umut sorumluluklarımızı ve çalışma azmimizi artırmaktadır. Evet, gelecek aydınlıklarla dolu, ancak bilmeliyiz ki bu aydınlık bize, hepimize bağlıdır. Bizlerin, hepimizin dün, bugün, yarın neler yaptığımıza, yapacaklarımıza ve sorumluluklarımızın gereğini ne derece yerine getirip getiremeyeceğimize bağlı. Bu aydınlık, ne kadar rasyonel ve bilinçli çalıştığımıza, ne kadar ter akıttığımıza ve doğru tercihler yaptığımıza, düşüncelerimize, isteklerimize, yargılamalarımıza, amaçlarımıza ve tüm bunlar üzerindeki isabet ve kararlılığımıza bağlıdır. Bu yüzden asla ihmal edilemeyecek tarihi sorumluluğumuzun olduğu gerçekliğinden hareketle, her birinizin çok iyi bildiği bu hakikati tekrar hatırlatmak istiyorum: “Eylem olmadı mı vizyon bir rüyadır. Vizyon olmadan eylem vakit geçirmektir. Eyleme sahip bir vizyon ise dünyayı değiştirmektedir.”